Güneş Sistemi Tur Rehberi

0

Günümüzde uzay yolculuğu deyince akla milyarlarca dolarlık ulusal uzay araştırma merkezleri ve bu alana yatırım yapan dev şirketler geliyor. Ancak bu, pek de uzak olmayan bir gelecekte sıradan insanların da yaşayabileceği bir deneyim olabilir. Bu gelecek senaryosunun gerçekleşebilmesi için belli başlı bazı engellerin aşılması gerekiyor.

Evet, belki astronotlar hala dünyadan ayrılırken roketler, hatta gemileri kullanacak, güneş sisteminde uzun mesafeleri kat etmek için gezegenlerin çekim alanlarından faydalanmak gerekecek diye düşünüyor olabiliriz. Ama belki de uzak gelecekte uzay turistleri Güneş Sistemi‘nde dolaşan dev yaşam alanlarına atlayıp kozmik yolculuklara çıkabilecekler.

Güneş Sistemi‘nde görülmesi gereken inanılmaz yerler var. Görece olarak bize yakin olan Mars ve Venüs uzaktan da olsa dünyayı andırıyor, ama diğer gezegenlerin Dünya ile kesinlikle alakaları yok. Örneğin biraz daha uzaklaştığımızda karşımıza çıkan Jüpiter ve Satürn‘ün buzlarla kaplı uydularında primitif yaşam formlarına ev sahipliği yapan dev yeraltı okyanusları olabilir.

Jüpiter başlı başına büyüleyici. Gezegenin atmosferinde tam dört yüz yıldır dinmeyen bir fırtına hüküm sürüyor insanların uzayda bu noktalara kolayca erişmesi mümkün olsaydı, uzay turizmi nasıl olurdu? Belki de, sayfayı çevirince görebileceğiniz turistik uzay broşürleri hazırlanacaktı. Sizi bu sayfalarda geleceğin uzay turizminin nasıl olacağını gösteren bir yolculuğa çıkartmayı hedefliyoruz.

Güneş Sistemi Tur Rehberi

Titan

Dünyanın zehirli sularından ve kirli havasından sıkıldınız mı? Neden Güneş Sistemi‘nde göl ve denizleri olan tek dünyayı ziyaret etmiyorsunuz? Satürn‘ün uydusu Titan’ın atmosferinde likit metan ırmaklarını seyredebilirsiniz. Uydunun en büyük denizi Kraken  Mare’nin yüzölçümü tam 400.000 kilometrekare. Hazar denizinden biraz daha büyük yani. Çok yoğun olduğu için katı gibi görünüyor. En büyük dalgası 1.5 santimetre yüksekliğinde. Yani boğulma riski hiç yok!

Burada Güneş Sistemi‘nde Dünya‘ya en yakın iklim koşulları var. Dünya‘da su topraktan atmosfere, oradan da tekrar toprağa karışır. Titan‘da da metan yağmurları vardır ama şemsiyeye gerek yoktur, çünkü burada yağmur sadece 1000 yılda bir kere yağar.

Turumuzun en heyecanlı anı, elbette Titan topraklarında yapılacak bir yürüyüş. Rüzgarla taşınan kum tepecikleri, donmuş buz ovaları sizi bekliyor. Bu sırada, eğer şanslıysanız, 2005 yılında Titan‘a inmiş olan Huygens Lander uzay gemisini bile görebilirsiniz.

Jüpiter

Hemen kaydınızı yaptırın, dört yüz yıldır süren bir fırtına ve dünyadaki tüm yıldırımlardan daha büyük yıldırımları görün. Güneş Sistemi‘nin en büyük gezegeni Jüpiter‘e hoş geldiniz. Bu gaz devi hidrojen ve helyumdan oluşan kalın bir atmosfere sahip çekirdeği likit metal hidrojenden meydana gelmiş. Yerçekimi burada Dünya‘ dan iki milyon kat daha fazla, bu yüzden uzay gemisinden çıkmanızı önermiyoruz. Anında ezilip ölürsünüz zira.

Turumuzun en ilgi çeken yeri hiç şüphesiz Dev Kırmızı Nokta. Burası 17. Yüzyıldan beri devam eden dev bir siklonun merkezi. Bu fırtınanın içine üç tane Dünya sığabilir, yıldırımlar dünyadaki yıldırımlardan 1000 kat daha şiddetli. Dahası, Jüpiter‘in güçlü manyetik alanı kutuplarda Dünya‘dakinden daha büyük muhteşem kuzey ışıkları oluşturuyor.

Mars

Zamanda yolculuk henüz icat edilmedi, ama ona en yakın şeyi size sunabiliriz: Dünya‘nın birkaç milyar yıl sonra nasıl görüneceğini şimdiden izleyebilirsiniz. Burası Mars. Bir zamanlar dev okyanusların olduğu, ama atmosferi zamanla güneş tarafından sıyrılıp alındığı için artık kupkuru olan bir gezegen Mars‘a gittiğinizde orada eski ırmakların bıraktığı izleri görebilir buranın bir zamanlar Dünya‘ya ne kadar benzediğini anlayabilirsiniz.

Durun, daha bitmedi. Mars‘ın ekvator bölgesinde yer alan Valles Marineris kanyonunu mutlaka görmelisiniz. 4.000 kilometre uzunluğunda, yani ABD deki Büyük Kanyon’dan 10 kat daha büyük. Güneş sisteminde ondan daha büyük bir kanyon yok.

Mars geziniz sırasında Olympus Mons dağını da ziyaret edebilirsiniz. 624 kilometre çapıyla Arizona kadar geniş, ayrıca 25 kilometre yüksekliğinde bir dev! Bu kozmik deve tırmanmak isteyenler dağcı botların getirmeyi unutmasınlar.

Enceladus

İlk bakışta o kadar etkileyici görünmüyor olabilir. Sadece 500 kilometre çapında ve Satürn‘ün altıncı büyük uydusu. Çok ilginç bir yüzeyi de yok. Ama biraz daha yakından baktığınızda zengin ve inanılmaz bir dünyaya şahit oluyorsunuz. Enceladus‘a vardığınızda ilk fark edeceğiniz şey, ortamın ne kadar aydınlık olduğu. Bunun nedeni yüzeyinin tamamen buzla kaplı olması. Güneş‘ten gelen tüm ışığı yansıtıyor. Uydunun yaşadığı tektonik aktiviteler sonucu oluşmuş ortalama 200 kilometre uzunluğundaki kanyonlara hayran kalacaksınız.

Belki de burada ilginizi en çok çekecek şey buz volkanları. Adından da anlaşılabileceği gibi bu volkanlar lav değil, buz püskürtüyorlar. Binlerce gayzer gücünü bu volkanlardan alıyor. Gayzerlere gelen suyun kaynağı yeraltı okyanusları. Donmamış olmalarının nedeni ise Enceladus un sıcak çekirdeği ve hemen yanındaki Dione uydusunun oluşturduğu gelgitler. Enceladus küçük ama sürprizlerle dolu bir uydu. Yeraltında başka neler olduğunu kim bilebilir? Bazı bilim adamları burada primitif yaşam formlarının bile olabileceğini söylüyor.

Europa

Bildiğimiz kadarıyla evrende hala yalnızız. Ancak dünya dışı yaşam formları varsa, onların olabileceği yerlerin başında Jüpiter‘in dördüncü uydusu Europa geliyor. Siz de bu muhteşem arayışın bir parçası olabilirsiniz. Europa, Jüpiter etrafındaki turunu 3,5 günde tamamlıyor ve gaz devine her zaman aynı yüzü dönük. Europa‘nın yörüngesi eliptik olduğu için bu dev gezegen onu zaman zaman çekiyor, zaman zaman itiyor. Bu çekim gücü uydunun çekirdeğini ısıtıyor.

Europa‘nın yüzeyinin altında dünyadaki toplam sudan daha fazla miktarda su var. Isı kaynağı ve suyun varlığı Europa‘nın iç yüzeyinin yaşamı destekleyebileceğini düşündürüyor. Yüzeyde ise o kadar etkileyici şeyler yok Europa da Enceladus gibi zaman zaman uzaya su püskürtebiliyor ama asil ilginç olan ayaklarınızın altında göreceğiniz çizgiler. Yüzey zaman zaman ayrılarak altındaki daha sıcak tabakaları göz önüne çıkarıyor. Adına “kaos bölgeleri” denen bazı yerlerde ince ve kalın buz tabakaları birbirine karışıp yüzeyde gezen aysbergler oluşturuyor.

Venüs

Güneş Sistemi‘ndeki en sıcak gezegen olabilir, ama siz yine de Venüs‘e gitmeyi bir düşünün. Yüzeyin 50-60 kilometre üstünde dünyadaki şartlara çok benzer şartlar hüküm sürüyor. Atmosferik basınç ve sıcaklık dünyamıza çok benziyor. Burada uçan kolonilerde kalabilir ve Venüs‘ün güzelliklerini izleyebilirsiniz. Bunların başında elbette atmosferi baştan başa kat eden yıldırımlar geliyor.

Yüzeyde ise ortalık epey sıcak. Birkaç yüz derece civarında sıcak hem de… Her şeyi eritebilecek bu sıcaklıkta sağlam bir şeyler giymeden dışarı çıkmak hiç akıllıca olmaz. Biraz gezdiğinizde Dünya‘ya çok benzer jeolojik yapılara rastlamanız mümkün. Dev kanyonlar, volkanlar ve lav ırmakları gibi. Dünya dışı varlıkların izi gibi görünen, “taç” adı verilen dev halkalara da değinmeden geçmeyelim. Her birinin genişliği 580 kilometre civarında. Bu yapılar gezegenin içindeki sıcak malzeme kabuğu delip yüzeye çıktığında oluşuyor. Eğer şanslıysanız aktif volkanlardan birini de görebilirsiniz. buralarda sıcaklık 800 derecelere kadar çıkabiliyor. Eğer uzayda sıcak bir tatil geçirmek istiyorsanız, burası sizin için en ideal yer!

Kaynak: How It Works

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku

G-B0ZQSMMP2T