Uzay Turizmi

0

NASA ‘nın 1960’ların sonundaki insanlı Apollo görevlerinin başarısının ve popülerliğinin ardından, uzay turizmi yakın zamanda gerçekleşecek gibi görünüyordu. Pan American Havayolları hemen bu fikrin üstüne atıldı ve Ay‘a yapılacak düzenli seferler için bir bekleme listesi oluşturdu.

Şirket 1991’de iflas ettiğinde 93.000’den fazla astronot olma meraklısı adını yazdırmıştı. Yeni bir tür uzay yarışı başlamıştı: Özel şirketler uzay yolculuğunu yaşama fırsatını ilk sunan olmak için yarışacaklardı.

Neil Armstrong‘un insanlık için attığı dev adımı takip eden yıllarda alçak Dünya yörüngesine yalnızca yedi uzay yolcusunun çıkmış olması, hiçbirinin de Ay‘ın yanından bile geçmemesi çok şaşırtıcı.

Uluslararası Uzay İstasyonu

Bu kişiler Uluslararası Uzay İstasyonu‘nda kaldılar ve bu deneyim için de hatırı sayılır bir parayı gözden çıkardılar. Son turist olan Kanadalı Guy Laliberte, 2009’da yaptığı 11 günlük gezi için tahminen 35 milyon dolar ödedi.

Uluslararası Uzay İstasyonu‘na gitmek çok çekici gözükse de burası bir turistin ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlanmamış. Bilet fiyatına rağmen hiçbir lüks yok. Uluslararası Uzay İstasyonu‘nun tek amacı, içindeki astronotları hayatta tutmak ve önemli araştırmalar yürütmek.

Şu ana kadarki tüm uzay turistleri Uluslararası Uzay İstasyonu‘na gelip gitmek için Rus Soyuz uzay aracının bir versiyonunu kullandılar ama Uluslararası Uzay İstasyonu‘nun kalıcı mürettebatı altı kişiye yükseltilince istasyonda turist konaklatma olanağı kalmadı.

Bunun üzerine bir dizi şirket, parasını ödeyen yolculara kısa süreli de olsa uzaya taşımanın alternatif yöntemlerini araştırmaya başladı:örneğin uzay uçakları.

WhiteKnight Two

En çok sözü edilen uzay uçağı Virgin Galactic’in SpaceShipTwo’su. Bu araç gökyüzüne WhiteKnight Two adındaki büyük ana gemi tarafından taşınıyor, daha sonra ayrılıyor ve roket motoruyla toplam altı yolcusunu uzaya götürüyor.

Araçtakiler Dünya atmosferinden çıkınca yaklaşık beş dakika boyunca ağırlıksızlığı yaşayacak ve Dünya’nın yuvarlaklığını, civardaki yıldızları hayretle seyredecekler.

Pilot Michael Alsbury’nin 2014’te bir test uçuşu sırasında trajik biçimde ölmesi Virgin Galactic’i hedefine ulaşmaktan caydırmadı, sadece ilk ticari uçuşlar daha ileriye ertelendi.

Bunun uzay turizminin temelini atıp atmayacağını henüz bilmesek de dünyadan uzun süreli uzaklaşmaya izin vermediği kesin. Bu araçlar kenetlenme becerisine de sahip değil, yani insanları gelecekte kurulacak olan uzay otellerine taşıyamayacaklar.

Boeing CST-100

Havacılık şirketi Boeing ise farklı bir yol seçti. NASA‘yla yapılan 4,2 milyar dolarlık anlaşmanın parçası olarak ilk ticari uçuşu gerçekleştirmesi muhtemel ilk uzay aracını yarattı. CST-100 (Uzaya Mürettebat Taşıma) adıyla bilinen araç bu şerefe layık görüldü.

Boeing ve NASA uzay aracının ilk insanlı uçuşunun 2018 sonlarında gerçekleşmesini umuyor. Bu olduktan sonra Uluslararası Uzay İstasyonuna hizmet uçuşlarının yanı sıra ticari uzay uçuşlarının kapısı da aralanacak.

CST-100, Apollo Komuta Modülü’nden biraz daha büyük ve Bigelow Aerospace firmasıyla ortaklaşa geliştiriliyor çünkü kapsül, firmanın gelecek için planladığı uzay istasyonuna ulaşmanın da yolu.

SpaceX Dragon Ve Boeing CST-100

Yeniden kullanılabilir olduğu için, Boeing’in uzay aracı hem paraşüt hem de hava yastığı içeren birleşik kurtarma sistemiyle donatılacak. Böylece Dünya‘ya döndüğünde suya değil de karaya inebilecek.

Yeniden kullanılabilirlik çok önemli çünkü araç ne kadar fazla kullanılabilirse uçuş her seferinde hem şirket hem de potansiyel müşteriler için o kadar ucuza gelecek.

Eğer uzay turizminin geleceğinde Uluslararası Uzay İstasyonu‘nda kalmak yoksa o zaman yeni bir tür uzay istasyonu gerekiyor demektir. Bigelow Aerospace işte burada sahneye çıkıyor. Şirketin kurucusu Robert Bigelow servetini otel inşa ederek kazanmış biri ama çocukluğundan beri uzay teknolojisiyle ilgileniyor.

Bigelow Genişletilebilir Etkinlik Modülü (BEAM)

NASA‘nın ”Transhab” konseptinden esinlenen Bigelow Aerospace, kendi şişirilebilir uzay modüllerini yapmayı planlıyor. Şirket bunları kendisinin işleteceği ve erişim hakkını satacağı özel uzay istasyonları yapmak için kullanacak.

Bigelow 2006 ve 2007’de Dünya yörüngesine giren ilk test araçları olan Genesis 1  ve Genesis 2’yi fırlattı. Bu fırlatmalardan beri şirket sessizliğini koruyor ve bir yandan yer testlerine devam ederken bir yandan da uzay turizmi sektörünün gelişmesini bekliyor.

BEAM (Bigelow Genişletilebilir Etkinlik Modülü) 2016’da SpaceX Dragon kapsülüyle uzaya fırlatıldı ve teknolojisini göstermek üzere en az dört yıl boyunca Uluslararası Uzay İstasyonu‘na bağlı kalacak. 2020’de ise B330’un fırlatılması planlanıyor.

330 metreküplük hacmiyle B330, BEAM’in 20 katından daha fazla iç mekana sahip ve tahmini 20 yıllık ömrü var. Duvarları  şişirilebilir olmasına rağmen içinde yaşayanları katı  Uluslararası Uzay İstasyonu modüllerine kıyasla radyasyondan ve ısıdan daha iyi koruyor.

Bigelow’a göre bu modüller, bu dünyada benzeri görülmemiş 1 tatillerin başlangıcı olacak. Ne var ki tüm bu gerekli bileşenlere sahip olsak da uzay turizminin gerçek bir tatil seçeneği olmasına hala yıllar var. Herhangi bir “otel” kapısını müşterilere açmadan önce, alçak dünya yörüngesine yolculukların yaygınlaşması daha muhtemel.

Microsoft Office’in yaratıcılarından Charles Simonyi UUİ’ye iki defa gitti ve toplam 29 gün uzayda kaldı.

İkizler Araştırması

Uzay yolculuğunun sıradan kişilere de hitap etmesi daha niceler araştırma gerektiriyor. Uzayda uzun süre kalmanın etkilerinin daha fazla araştırılması gerekiyor. NASA‘nın İkizler Araştırması bu konuda bize yanıtlar sunabilir.

2015-2016 yıllarında süren araştırma kapsamında ikiz astronot kardeşlerden biri bir yıl boyunca uzayda, diğeri de Dünya‘da kaldı ve araştırmacılar tarafından gözlemlendiler.

Kaynak: How It Works

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku

G-B0ZQSMMP2T