Yapay Zekadan Korkmalı Mı?

0

Geçtiğimiz yıllarda Reddit tarafından düzenlenen “istediğini sor” oturumunda kullanıcılardan biri Microsoft’un kurucusu Bill Gates’e şu soruyu yöneltti: “Süper zekalı makineler sizce insanoğlunun varlığını tehdit ediyor mu, ediyorsa ne kadar ediyor ve internet etkinliğinin tümüyle şifrelenmesi bizi bu tehlikeden korur mu?”

Bill Gates internetin tümüyle şifrelenmesi ile Microsoft’un insanları gözetlemesinin imkansız hale gelmesini istemediği için bu sorunun ikinci kısmına yanıt vermedi, ama yapay zekadan endişe duyduğunu söyledi: “Yapay zeka konusunda çok kaygılıyım. Önce makineler birçok alanda işimizi görecekler ama bu aşamada süper zeka seviyesinde olmayacaklar. Bunu iyi yönetirsek olumlu sonuçlar alırız. Ancak birkaç on yıl sonra makineler bize kaygı verecek kadar zeki olacaklar. Bu konuda Elon Musk’la diğerlerine katılıyorum ve insanların bundan neden kaygı duymadığını anlamıyorum.”

Aslında SpaceX şirketiyle insanlığı Mars’a taşımayı hedefleyen ve elektrikli Tesla otomobilerle bizi fosil yakıt bağımlılığından kurtarmaya çalışan Elon Musk’ın ve Microsoft’un kurucusu Bill Gates’le diğer iş adamlarının yapay zekadan, yani insanlardan daha zeki olan düşünen robotlardan neden korktuğu belli. Ancak bunu anlamak için önce düşünen robotlar ve bilgisayarlar geliştiren şirket yöneticileriyle bilim adamlarının görüşünü almamız gerekiyor.

George Mason Üniversitesi’nde ekonomi doçenti ve Oxford Üniversitesi’nde İnsanlığın Geleceği Enstitüsü’nde araştırmacı olan Robin Dale Hanson’a göre Bill Gates’in yapay zekadan korkmasının başka bir sebebi var:

Şirketinin kontrolünü yapay zekaya kaptırmak. Dünya dışı uygarlıklar, global ekonomi teorileri ve borsa yazılımları gibi farklı konularda uzmanlaşan Hanson, Bill Gates’in kaygılarını, kendi geliştirdiği Öngörü Pazarı modeliyle açıklıyor.

Amerikan istatistik uzmanı Nate Silver’in 2012 tarihli The Signal and the Noise (Sinyal ve Parazit) adlı kitabında belirttiği üzere: “Hanson öngörü pazarlarını savunuyor. Bu sistemlerde belirli bir ekonomik veya siyasi sonuç için bahis oynuyorsunuz. Örneğin; İsrail , İran’a savaş açar mı veya iklim değişikliği yüzünden küresel sıcaklıklar ne kadar artar gibi konularda iddiaya giriyorsunuz. Hanson diyor ki bahis oynamanın sebebi basit: Böylece ekonomik öngörülerde bulunan herkes bu işlere para yatırdığı için işini ciddiye almak zorunda kalıyor.”

Kısacası, Hanson’ın yapay zeka tabanlı ekonomi sistemi dünyada uygulansaydı bütün iş adamları ve politikacılar dünyanın geleceğini ilgilendiren konularda insan hayatıyla bahis oynayacaklardı. Sonra da bahsi kazanmak için gereken çabayı göstereceklerdi. Bir anlamda hem kendilerini hem de insanlığın geleceğini ciddiye almak zorunda kalacaklardı. Bunu zaten yapıyorlar ama öngörü pazarı sayesinde hiç değilse daha rasyonel yapmış olacaklar.

Öncelikle şunu söyleyelim; süper zeka ve düşünen robotlar henüz gelmedi ama aptal robotlar, yani otomatlar yüz yıldır aramızda. Bugün Android telefonlardaki Google Now yazılımı, Windows telefonlardaki Cortana ve iPhone Siri hep yapay zeka. Belki teknik adıyla güçlü yapay zeka değil, ama zayıf yapay zeka. Ona bakarsanız Google’ın sürücüsüz arabaları, laptoplar, uçakların oto pilotları, insansız hava araçları, dronlar, Honda’nın Asimo robotu, otomotiv fabrikalarındaki robotlar, evimizdeki programlanabilir çamaşır ve bulaşık makineleri de yapay zeka. Bugün yapay zeka olmasıydı ne kaloriferler yanar, ne musluktan su akar ne de elektrikli cihazlar çalışırdı. Bununla birlikte robotlar ve bilgisayarlar henüz dünyayı ele geçirmedi.

Peki hep öyle mi olacak? Belki bugün dünyayı ele geçirecek kadar akıllı değiller ama yarın ele geçirecekler. En azından ünlü fizikçi Stephen Hawking yapay zekadan korktuğunu söylerken böyle mantık yürütüyor.

Stephen Hawking, Einstein’dan sonra gelen en büyük fizikçilerden biri olarak kabul ediliyor. Ancak Hawking aynı zamanda hiçbir şirkette çalışmayan ve tekerlekli sandalyeye mahkum olan bir düşünür. Hawking’in görüşleri bu yüzden önemli, çünkü Bill Gates gibi ticari kaygıları yok. Ne konuşuyorsa tarafsız söylüyor ve diyor ki:

“Yapay zekanın ilkel türlerinin son derece yararlı olduğunu çoktan gördük. Ancak tam kapsamlı bir yapay zekanın geliştirilmesi insanlığın sonu olabilir. İnsanlar yapay zekayı geliştirdikten sonra, bu tür bir zeka kendi yolunu çizerek kendini yeniden tasarlayabilir ve sürekli artan bir hızda gelişebilir.”

Peki bu Hawking’i neden korkutuyor? Çünkü Hawking bugün dünyaya egemen olan zekanın yaptıklarını görüyor: Savaş, yoksulluk, açlık, sömürü, cinayetler, değersizleşme, çevre kirliliği, küresel ısınma, türlerin soyunun tükenmesi, ırkçılık, nükleer silahlar… İnsanlar bütün bu kötülükleri yaptıysa insandan zeki olan bir robot neler yapar?

Bugün politikacılar, hükümetler ve devletler iş adamlarının kontrolüne geçti. Siyaset ve uluslararası ilişkiler çok uluslu büyük şirketleri yöneten bir avuç yatırımcının kontrolünde bulunuyor. Kısacası dünyayı büyük iş adamları yönetiyor ve kimse iktidarı kaybetmek istemiyor. Çünkü iktidarı kaybederlerse para kaybedecekler. Nitekim büyük teknoloji şirketleri ve ABD Ulusal Güvenlik Dairesi NSA gibi devlet kuruluşları interneti maddi çıkarları için gözetlemeyi ve insanları siyasi görüşleri ile kullanıcı tercihlerine göre fişlemeyi kendine hak görüyor. Dünyadaki bazı hükümetler de kendi koltuklarını korumak için interneti sansürlemek istiyor.

Şirketler dünyanın kontrolünün insanoğlunun gerçekten iyiliğini düşünen bir süper zekanın eline geçmesini istemiyorlar. Kontrolün kendi ellerinde, sadece kendilerine itaat ve hizmet eden aptal yazılımların elinde olmasını istiyorlar.

Kaynak: Popular Science

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku

G-B0ZQSMMP2T