Uzay Çöplüğü

0

Biz insanlar Dünya‘yı temiz tutmak konusunda hiç de iyi bir karneye sahip değiliz. Aynı adeti ne yazık ki uzayda da sürdürüyoruz. 60 yıldır süren uzay araştırmaları Dünya‘nın yörüngesini uzay çöpleri ile doldurmamıza neden oldu. Çok da uzak olmayan bir gelecekte bu uzay çöplüğü başımıza bela olabilir.

İlk uzay çöpü olarak Sovyetler Birliği’nin Ekim 1957’de Dünya yörüngesine gönderdiği Sputnik 1 yapay uydusunu sayabiliriz. Ocak 1958’de yörüngeden çıktı, Dünya atmosferine girdi ve yanıp kül oldu, kısacası başımıza bir dert açmadı. Ancak o tarihten bu yana Dünya yörüngesine binlerce uydu gönderdik. Çoğu Sputnik gibi iyi huylu değildi. İşleri bittikten sonra Dünya‘ya düşmediler, Dünya yörüngesinde dönüp durmaya devam ediyorlar.

Uzay çöpü denince uydulardan dökülen boya parçalarından işi bitmiş yapay uydulara kadar, insan eliyle yapılmış ve Dünya yörüngesinde kontrolsüz bir şekilde dönen her şey gelsin aklınıza. Sputnik 1’den bu yana uzaya 7.500’den fazla uydu fırlatıldı. Bunların yaklaşık yarısı artık çalışmıyor ve yörüngede lüzumsuz yer işgal ediyor.

Dünya yörüngesinde boyutu bir beysbol topundan büyük 23.000 parça uzay çöpü izleniyor. Daha küçük parçaların sayısı milyonlarla ifade ediliyor. Saatte 28.000 kilometreden hızlı hareket eden bu parçalar ne kadar küçük olursa olsunlar, bir şeye çarptıklarında ona ciddi hasar verebilirler. Uzay çöpü meselesi aynen iklim değişikliğine benziyor. Başımıza gelmeden onu gerçek bir problem olarak algılamayacağız.

Uzay o kadar büyük ki, ne kadar çok olursa olsun bu ufacık parçalar başımıza dert olmaz diye düşünüyoruz. Ancak yıllar içinde yaşanan kazalar, bunun hiç de böyle olmadığını gösterdi. Dünya yörüngesi şu anda oldukça tehlikeli bir yer.

Yapay uydular görece olarak büyük çöplerden kaçınmak için arada bir manevra yapmak zorunda kalıyorlar. Dev boyuttaki Uluslararası Uzay İstasyonu bile zaman zaman çöplerden kaçınmak için hafifçe yer değiştiriyor. Hatta çok seyrek de olsa zaman zaman durum ciddi, gelen parça büyük ise, Uluslararası Uzay İstasyonu personeli kaçış kapsülüne binip çarpışma anını bekliyor.

Büyük boyutlu uzay çöpleri ile çarpışmak gerçekten tehlikeli. 1996’da Fransız Cerise uydusuna Ariane roketinden 10 yıl önce kopmuş bir parça çarptı ve ciddi hasar verdi. Arkasından 2009’da eski bir Rus uydusu bir Amerikan uydusuna çarptı. İki uydu da parçalandı ve binlerce parça uzay boşluğuna yayıldı.

2016’da İngiliz astronot Tim Peake Uluslararası Uzay İstasyonu‘nun bir camının uzaydan gelen bir çöpün çarpması ile çatladığına şahit oldu. Her ne kadar ciddi bir zarar vermemiş olsa da, bu kazalar gelecekte başımıza geleceklerin bir demosu olarak kabul edilebilir.

Uzay çöpü vakalarından en ünlüsü 2007’de yaşandı. Çin, uluslararası kanunları hiçe sayarak yörüngedeki uydularından bir tanesini roketle vurdu. Anti-uydu savunma programı çerçevesinde gerçekleştirilen ve Fengyun-1C uydusunun parçalanması ile sonuçlanan bu operasyon yüzünden Dünya atmosferine iki yıl boyunca binlerce parça uzay çöpü yağdı. Bir kısmı atmosfere girip yanıp yok oldu, bir kısmı ise sonsuza kadar Dünya yörüngesinde dönüp duracak. Bundan sonra hiçbir ülke böyle bir test yapmadı ve yapmayacak da.

ABD merkezli Uzay İzleme Ağı yörüngede dönüp duran beysbol topundan büyük 23.000 parça uzay çöpünü sürekli izliyor. Daha küçük nesneleri izlemek için 2017’de Uluslararası Uzay İstasyonu’na Space Debris Sensor (SDS) adı verilen bir cihaz gönderildi. Bu cihazın yörüngedeki küçük parçaları tespit edip nerede olduklarını doğru bir şekilde rapor etmesi umuluyor. Yörüngedeki uzay araçlarının bu tür parçaların çarpmasından korunması için kalın bir kalkana sahip olmaları gerekiyor.

Uzay çöpünü azaltmak ve kontrol altında tutmak için bir dizi kanun uygulamaya kondu. Her ne kadar şu ana kadar birikmiş olan çöpü azaltmayacak olsa da, en azından bundan sonrası için ümit vaat ediyor. Örneğin uydu üreticileri bundan böyle ürettikleri uyduların 25 yıl sonra Dünya atmosferine düşüp parçalanmasını sağlamak zorunda.

Günümüzde yörüngede başıboş dolaşan nesneler için bir şeyler yapılıyor aslında. Uzay çöpünü temizlemek için birkaç proje önerisi bulunuyor. Bunların arasında çöpleri atmosfere çekip yanmalarını sağlayacak lazer ışınlarından yörüngeye dev ağlara sahip uzay gemileri gönderip çöpleri toplamaya kadar bir çok fikir var.

2016’da Japonya bir “uyduları atmosfere itme” deneyi gerçekleştirdi. Kounotori Integrated Tether Experiment (KITE) adı verilen bu görevin amacı bir uzay gemisi tarafından yaratılan yapay bir itki gücü ile uyduların yörüngesini değiştirip atmosfere düşmelerini sağlamaktı. Ancak deney başarısızlıkla sonuçlandı. Fikir olarak iyi olduğu için benzer bir projenin gelecekte bir daha denenme olasılığı bulunuyor.

Her geçen yıl Dünya yörüngesine daha fazla uydu gönderiyoruz ve uzay çöpü ciddi bir mesele olmaya başladı. Özellikle üniversiteler tarafından deney amaçlı olarak uzaya gönderilen, boyutu çok küçük (bir ekmek dilimi kadar) cubesat uyduları herhangi bir itme sistemine sahip olmadığından uzayda başıboş bir şekilde dolaşıyor. 2015 yılında gerçekleştirilen bir araştırma, bu uyduların en az beşte birinin “25 yıl kuralını” hiçe saydığını gösterdi.

YouTube video

Şu ana kadar söz ettiğimiz her şey, gelecekte bizi bekleyen daha büyük bir probleme doğru ilerlememize neden oluyor. Kessler sendromundan söz ediyoruz. Çarpışan uzay çöplerinin bir zincirleme reaksiyon doğurması, bir dizi çarpışmadan sonra yörüngenin o bölümünün kullanılmaz hale gelmesi mümkün. Her ne kadar düşük bir ihtimal gibi görünse de uzayı bu hızla çöple doldurmaya devam edersek, günün birinde pekala gerçekleşebilir.

Uzay çöpü problemi giderek büyüyor ve kısa vadede çözülecek gibi de görünmüyor. Uzaya dair hedeflerimizi büyütürken bir taraftan da bu hedeflere düzenli, derli toplu bir şekilde yürümenin bir yolunu bulmalıyız…

Kaynak: How It Works

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku

G-B0ZQSMMP2T