Orta Çağ’da Avrupa Tarihi

0

Orta Çağ’da Avrupa tarihi hem aydınlık hem de çok karanlık süreçler yaşadılar. Veba dahil çok çeşit sorunlarla baş etmek zorunda kaldılar.

AVRUPA TARİHİ

Kavimler Göçü

Avrupa Tarihi : Balamir’in yönetimindeki Avrupa Hunları, 375 yılında Avrupa içlerine doğru ilerlemeye başlayınca Hunlara karşı direnemeyen Barbar Kavimler; Vizigotlar, Ostrogotlar, Vandallar, Burgondlar, Franklar, Saksonlar, Angıllar ve Germenler batıya doğru birbirlerini iterek yer değiştirdiler.

Barbar kavimlerin bu yer değiştirmesi ve karışıp kaynaşmasına neden olan olaya “Kavimler Göçü” denir. Bu olay Avrupa tarihinin dönüm noktasını teşkil eder. Bu olayın Avrupa açısından getirdiği önemli sonuçlar şunlardır.

1. Roma İmparatorluğu zayıflayarak 395’te Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrıldı. 476’da Batı Roma İmparatorluğu yıkıldı.

2. Avrupa’da yaklaşık yüzyıl karışıklıklar devri yaşandı.

3. Feodalite ve derebeylik rejimi otaya çıktı. Avrupa’da -İngilizler, İspanyollar gibi yeni milletler ortaya çıktı.

Not: Günümüz Avrupa devletlerinin birçoğunun temelleri bu dönemde atılmıştır.

4. Kavimler Göçü (375) İlkçağın sonu ve Ortaçağın başlangıcı olarak kabul edilmiştir.

5. Barbar kavimler arasında Hıristiyanlık yayılmıştır.

6. Avrupa’ya gelen Hunlar, Avrupa Hun Devleti’ni kurmuşlar.

 

Genel Olarak Avrupa’da Siyasi, Sosyal ve Ekonomik Durum :

Kavimler göçü sonrası Avrupa’da krallıklar güçlerini kaybettiler. Soyluların güç kazanmalarıyla birlikte tüm ortaçağ boyunca Avrupa’da etkili olacak olan siyasi yönetim biçimi ” Feodalite ( Derebeylik) ” ortaya çıktı.

Toplumsal eşitsizlik üzerine kurulan bu düzen içinde halk, farklı sınıflara ayrılmıştır :
1. Soylular (Senyörler): Soylular, oturdukları toprakların sahibiydiler. Her türlü hakka sahip olan ve şatolarda oturan soylular, yönetim ve askerlik işleri ile ilgilenirlerdi. Soyluluk babadan oğla geçerdi.
Soyluların en üstünde senyör denilen derebeyler yer alırdı. Senyörlerin en büyüğü kral idi. Bundan sonra sırasıyla dük, kont, baron ve şövalyeler gelirdi.
2. Rahipler; Rahipler, kiliselerin sahip olduğu toprakların geliriyle rahat bir hayat tarzı sürdürmekteydiler.

AVRUPA TARİHİ (1300–1600)

  KİLİSE ve PAPALIK

 Hıristiyanların dinsel törenlerini yapmak ve ibadet etmek amacıyla kurdukları tapınaklara ‘kilise” de­nir. Hıristiyanlıkta ilk din adamları kilisenin bakımı ile ilgilenen kimselerdi. Kiliseler arasında bir teşkilat oluşturulmuş, bütün kiliseler ve din adamları Hz. İsa’nın vekili kabul edilen “Papa” ya bağlanmıştır.

Kilise ve Papalık

    Batı Roma imparatorluğu’nun yıkılmasından sonra derebeylikler (feodalite) kurulunca siyasal idare parçalanmış ve papanın gücü artmıştır.

Orta Çağ’da Hıristiyanlık; Katolik ve Ortodoks mezheplerine ayrılmıştı. Katolik mezhebinin dini lideri Roma’da oturan Papa, Ortodoks mezhebinin dini lideri ise İstanbul’da oturan Patrik idi. Bizans İmparatorunun etkisinde kalan Ortodoks Kilisesi, siyasal ve ekonomik alanlarda etkili olamazken, karşısında güçlü bir siyasal otorite bulunmayan Katolik Kilisesi; siyasal, dinsel ve ekonomik alanlarda güçlenmiştir.

Katolik Kilisesi’nin güçlenmesinde;

Papa’nın Avrupa krallarına taç giydirerek krallık­ları onaylaması,

Siyasal yapının parçalanması, Skolastik düşüncenin yaygınlaşması,

-Kilisenin dinden çıkarma (aforoz), bir bölgede yaşayanları dinsel faaliyetlerden men etme (enterdi) ve para karşılığında günah çıkarma ve bunun karşılığında af kağıdı verme (endüljans) yetkilerinin bulunması etkili olmuştur.

Kilisenin,  Hâkimiyetinde toprakların bulunması,

Haçlı Seferlerini düzenlemesi,

– Kralları aforoz etme yetkisinin bulunması,

-Papa’nın krallara taç giydirmesi

siyasal bir güç olduğunun kanıtıdır.

Papa III. Paul (1468-1549) 

Kilise ve papanın güçlenmesinden dolayı Orta Çağ’da kurulan devletlerin çoğunda hükümdarlar egemenliklerini dine dayandırmışlardır. Ortaya çı­kan laik olmayan devlet anlayışında din adamları devlet yönetiminde etkili olmuşlardır.

” Orta Çağ’da, Katolik Kilisesi geniş topraklara sahip olmuş ve ekonomik yönden güçlenmiştir. Haçlı Seferlerinden sonra Avrupa’da özgür düşünce ortamı oluşmuş ve Avrupa topluluklarında Katolik Kilisesi’ne bağlılık azalmaya başlamıştır.

Orta Çağ Avrupa’sında Katolik Kilisesi, dini hakların yanı sıra dünyevi haklara da sahipti. Düşünce alanlarında, kilisenin koyduğu kurallar geçerliydi ve bunlara aykırı düşünceleri dile getirmek mümkün değil­dir. Bu durum kişisel yaratıcılığın ön plana çıkmasını engellemiştir.

FEODALİTE (Derebeylik)

Feodalite, Orta Çağ’da Avrupa’yı siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel açılardan etkileyen bir yöne­tim biçimidir. Toprak egemenliğine dayalı federal bir yönetim sistemiydi. Feodalite sisteminin özü ülkenin birçok yönetim birimine ayrılmasıdır. Buna göre kral ülkeyi büyük kontluklara, bunları da daha küçük yönetim birimlerine ayırır, bu yönetim birimlerine bir takım imti­yazlarla soyluları atardı.

ortaçağ avrupasında sosyal sınıflar (feodalite)

Feodalite sisteminde; halk ile yöneticiler arasında karşılıklı bir anlaşma yapılırdı. Buna göre; halk bağ­lılık yemini ederek derebeyinin himayesine girer ve buna karşılık de­rebeyi de halkın güvenliğini sağlayacağına söz verirdi. Bu anlaşmadan sonra soylular, köylülerin top­rakları işlemesine izin veriyorlardı.

Feodalite rejiminde Avrupa toplumu farklı hak ve ayrıcalıklara sahipti.  Feodalite sisteminde halk;

-soylular

-rahipler,

-burjuvalar

-köylüler

– ve serfler (köleler, hiçbir hakları yoktu)

olmak üzere dört sınıfa ayırmıştır.

Avrupa’da feodalite rejiminin doğması ve gelişmesinde;

-Kavimler Göçü’nden sonra Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla Avrupa’da otorite boş­luğu doğması

-Batı Roma imparatorluğu’nun yıkılmasından sonra kurulan krallıkların güçlü yönetimler oluş­turamaması

-Sahipsiz kalan halkın güçlü kimselerin etrafında toplanması durumları etkili olmuştur.

Feodalite rejiminin Avrupa’da doğurduğu sonuçlar şöyle sıralanabilir:

-Senyörler egemenlikleri altındaki topraklarda ya­şayan ve toprağı işleyen insanlar üzerinde mut­lak haklara sahip olmuşlardır.

-Her derebeylikte aynı kurallar geçerli olmuştur.

– Ekonomik faaliyetlerin sınırı derebeyler tarafından belirlenmiştir. Bu da Avrupa’da ekonominin mahalli (bölgesel) bir düzeyde kalmasına yol açmıştır.

Feodalite rejiminin oluşturduğu siyasal, sosyal ve ekonomik bölünmüşlük Avrupa’daki halk arasında farklılıklar oluşmasına neden olmuştur.

  Feodalite Rejiminin Zayıflaması

Orta Çağ’da çok etkin bir rol üstlenen feodalite (derebeylik) sistemi Haçlı Seferlerinden sonra zayıflamaya başlamıştır.

Feodalite sisteminde derebeyliklerin zayıflamasında;

Haçlı Seferleri sırasında derebeylerin ölmesi ve­ya ordularını kaybetmesi

Barutun ateşli silahlarda kullanılmaya başlanması

 -Avrupa’da sürekli orduların kurulması

Yeni Çağ başlarında Coğrafi Keşiflerin yapılmasından sonra ticaretin gelişmesi ve tarımsal fa­aliyetlerin gerilemesi

-Papa île krallar arasındaki mücadelenin krallar lehine sonuçlanması gibi gelişmeler etkili olmuştur.

Yüzyıl Savaşları sırasında Fransa Kralı XI. Lui, soy­luların zayıflamasından yararlanarak, Fransa’da “Derebeylik” sistemine son verdi ve bütün toprak­ları kendi hâkimiyeti altına aldı. Böylece Fransa, kı­sa zamanda Avrupa’nın en güçlü merkezi krallığından biri haline gelmiştir.

Çifte Gül Savaşları sırasında İngiltere’deki dere­beyler birbirini zayıflattılar. Bu gelişmeden sonra Tudor hanedanı krallığını güçlendirmiştir.

İs­panya’da; Aragonya ve Kastilya krallıkları birleştirilerek  monarşik idare kurulmuştur.

Böylece, Avrupa’da mutlak krallıklar dönemine ge­çiş başlamıştır.

       Avrupa tarihi ve  HAÇLI SEFERLERİ

Avrupalıların XI. yüzyılın sonları île XIII. yüzyılın son­ları arasında Müslümanların elinde bulunan ve Hıristiyanlarca kutsal sayılan Kudüs ve çevresini geri al­mak için düzenledikleri seferlere Haçlı Seferleri denmiştir. Avrupalılar  siyasi, ekonomik ve dini ne­denlerden dolayı İslam dünyası üzerine sekiz defa Haçlı Seferleri düzenlemişlerdir.

Haçlı seferleri

      Haçlı Seferlerinin Dini Nedenleri:
Haçlı seferlerinin nedenlerinden birisi olarak dini nedenler gösterilse de aslında Avrupa halkını İslâm dünyası üzerine kışkırtmak dini istismar olarak kullanmışlardır. Selçuklularda Melik Şah’ın ölümü nedeniyle çıkan taht kavgaları fırsatını değerlendirmek isteyen İngiltere Kralı’nın isteği üzerine kiliseler tarafından Avrupa halkı İslâm dünyası üzerine kışkırmıştır.
1. Hıristiyanların kutsal yerleri, özellikle Kudüs’ü Müslümanlardan geri almak istemesi,
2. Katolik Kilisesi’nin Ortodoks dünyasını egemen¬liği altına almak istemesi
3. X. yüzyılda Fransa’da ortaya çıkan Kluni tarikatının Hıristiyanları Müslümanlara karşı kışkırtması
4. Din adamlarının etkisi île Hıristiyanlarda İslam dünyasına karşı düşmanlık oluşması
5. Papa ve din adamlarının etkilerini artırmak istemeleri

Haçlı Seferlerinin Siyasal Nedenleri:
1. – Avrupa’daki mevcut kralların (İngiltere, Fransa, Almanya)   Türkleri Anadolu, Suriye, Filistin ve Akdeniz’den uzaklaştırmak istemesi
2. -Türkler karşısında zor durumda kalan Bizans’ın Avrupa’dan yardım istemesi
3. -Senyör ve şövalyelerin macera arayışları
Haçlı Seferlerinin Ekonomik Nedenleri
1. -Avrupalıların doğudan gelen ticaret yollarına hakim olmak istemeleri
2. -Avrupa’da toprak sahibi olmayan soyluların top¬rak elde etmek istemeleri
3. -Avrupalıların doğunun zenginliklerine sahip ol¬mak istemeleri

     I. Haçlı Seferi (1096-1099)

Papa II. Urbanus’un çağrısı ile başladı. I. Kılıç Arslan tarafından öncüleri Anadolu’da yok edildi. Asıl grup Antakya’yı aldıktan sonra, Kudüs’ü Fatimiler’den aldı. I. Haçlı Seferi sonunda Urfa, Antakya ve Kudüs’ü içine alan bir Latin Krallığı kuruldu.

     II. Haçlı Seferi (1147-1149)

Musul atabeyi İmadedin Zengi’nin 1144 yılında Urfa’yı geri alması üzerine başladı. Sefere Alman Kralı III. Konrad ile Fransa kralı VII. Louis katıldı. Haçlılar Şam yakınlarına kadar geldiler; fakat burada bozguna uğrayarak geri döndüler.

     III. Haçlı Seferi (1189-1192)

1187 yılında Selahaddin Eyyubi’nin, Kudüs’ü geri alması üzerine başladı. Sefere İngiltere kralı Arslan Yürekli Richard, Alman Kralı Friedrich Barbarossa ve Fransız Kralı II. Philippe Auguste katıldı. Barbarossa Silifke Çayı’nı geçerken boğularak öldü, Arslan Yürekli Richard ve Philippe Auguste ise Selahattin Eyyubi tarafından bozguna uğratıldı.

     IV. Haçlı Seferi (1202-1204)

Papa III. Innocentus’un çağrısı üzerine yeniden toplanan Haçlı ordusu, Venediklilerin de yardımıyla denizden yola çıktı. Haçlılar 1203’te İstanbul’a geldiler. IV. Haçlı grubu İstanbul Şehrine girerek şehirde yağmalama ve  katliam yaptılar. İstanbul’dan kaçan Rumlar, 1204’te İznik Rum Devleti ve Trabzon Rum Devleti’ni kurdular.

   Haçlı Seferlerinin Sonuçları:

 Haçlı Seferlerinin Dinsel Sonuçları:

1. Avrupalılar kısa bir süre hariç kutsal yerleri ele geçirme isteklerini gerçekleştiremediler.
2. Hıristiyan din adamlarının, Müslümanlar hakkında söyledikleri sözlerin doğru olmadığını gördüler. 3. Bu yüzden Avrupa’da din adamlarına duyulan güven azalmıştır.
3. -Haçlı Seferlerinin başarısız olması, seferlerin düzenlenmesinde büyük rolü olan papaların ve  Katolik Kilisesi’nin otoritesinin sarsılmasına yol açmıştır.

Haçlı Seferlerinin Siyasal Sonuçları:

1. -Seferlere katılan derebeyi ve şövalyelerin bü­yük bir kısmı hayatını kaybetmiş, kalanlar da askeri ve ekonomik yönden sarsılmışlardır. Bu da feodalite rejiminin zayıflamasına, kralların merkezi otoritelerinin güçlenmesine ortam ha­zırlamıştır.

2. -Türklerin batıya doğru ilerleyişleri bir süre durmuştur. Batı Anadolu ‘Bizans’ın eline geç­miştir.

Haçlı Seferlerinin Ekonomik Sonuçları:

1. -Avrupa devletleriyle doğu ülkeleri arasında ti¬cari ilişkiler gelişmiştir.
2. -Marsilya, Cenova, Venedik gibi Akdeniz limanlarının önemi artmıştır,
3. -Papalar ve kralların seferlere mali destek sağla¬mak için İtalyan bankerlerine başvurmaları ban¬kacılığın gelişmesini sağlamıştır.
4. -Türk ve İslam dünyası ekonomik açıdan sefer¬lerden büyük zararlar görmüşlerdir. Haçlılar ti¬caret yollarını tahrip etmişlerdir.
5. -Avrupa’da köylüler ve burjuvalar fakirleşen derebeylerden toprakları satın alarak özgürlüklerine kavuşmuşlardır.
6. -Ticaretin gelişmesiyle şehir hayatı canlanmış ve burjuva sınıfı ortaya çıkmıştır.

 Haçlı Seferlerinin Teknolojik Sonuçları:

1.-Avrupalılar kendilerinden daha gelişmiş bir uy¬garlığa sahip olan gerek Türk ve İslam dünyasından gerek Bizans’tan öğrendikleri gelişme¬leri Avrupa’ya taşımıştır.
2. -Pusula, barut, kâğıt ve matbaa gibi Avrupalıla¬rın o güne kadar bilmedikleri teknik buluşlar Avrupa’ya götürülmüştür. Bu sayede Avru¬pa’da düşünsel, bilimsel ve kültürel hayat can¬lanmıştır.
3. -Avrupalılar cam ve dokuma sanayiini öğrenmiş¬lerdir.
4. – Mimari ve süsleme gibi sanat dallarında doğu üslubunun etkileri görülmüştür.

    MAGNA CHARTA (Büyük Şart) (1215):

    Magna Charta İngiltere’de halkın kişisel haklarının tanındığını belirten ilk siyasal belgedir. 1215 yılında İngiltere kralı Jan (Yurtsuz Jan) ile soylular arasında İngiliz demokrasisinin temeli sayılan Magna Charta (Büyük Şart) imzalanmıştır.

MAGNA CHARTA

Bu fermanın önemli maddeleri şunlardır:

Hiçbir özgür insan, yürürlükteki kanunlara baş­vurmaksızın tutuklanamaz, sürgün edilemez, mülkü elinden alınamaz, herhangi bir şekilde yok edilemez. Adalet satılamaz, geciktirilemez, hiçbir özgür yurttaş bu haklardan mahrum bırakılamaz.

-Kanunlar dışında hiçbir vergi, yüksek rütbeli ki­lise adamlarıyla, baronlardan oluşan kurula da­nışmadan haciz yoluyla veya zor kullanılarak toplanamaz.

Bu ferman ile;

-Anayasa niteliğindeki bu ferman bir süre sonra ingiltere’de parlamento yönetiminin kurulmasına ortam hazırlamıştır, İngiltere Mutlak Krallık yönetiminden Meşruti Krallık yönetimine geç­miştir.

-İngiltere’de demokratikleşme süreci başlamış­tır.

-İngiltere’de kralın yetkileri sınırlandırılmıştır.

 YÜZYIL SAVAŞLARI (1337 -1453)

Yüzyıl Savaşları İngiltere ile Fransa arasında yapıl­mıştır. Savaşın nedeni; İngiltere’nin, Fransız topraklarına hakim olmak istemesidir. Aralıklarla iki devlet arasında 116 yıl devam eden savaşlar sıra­sında Kresy Savaşı’nda tarihte ilk defa İngilizler tarafından top kullanılmıştır.

Yüzyıl Savaşlarının başlangıcında İngiltere üstünlük sağlamıştır, İngilizlerin birçok Fransız toprağını iş­gal ederek Orlean‘ı kuşattıkları sırada, Fransa’da gaipten sesler duyduğunu ve krala yardım etmekle görevlendirildiğini söyleyen Jan Dark ortaya çıktı. Jan Dark Fransızların cesaretini ve savaşı kaza-nacaklarına olan inançlarını artırmış ve savaşların gidişatını değiştirmiştir, İngilizlere esir düşen Jan Dark’ın yakılarak öldürülmesi Fransa halkında ulu­sal heyecana yol açmış ve Yüzyıl Savaşlarında, Fran­sa üstünlük kurmuşsa da Türklerin İstanbul’u fethetmesiyle Papa; İngiltere ile Fransa’yı barıştırmasıyla savaş sona ermiştir (1453).

Yüzyıl Savaşlarının Sonuçları

-Fransa’da zayıflayan derebeyliklerle mücadele edilerek kuvvetli bir krallık kurulmuştur. Bu ge­lişmeler sonucunda derebeylik sistemi kaldırılarak Fransa’da siyasal birlik sağlanmıştır.

-İngiltere’de Çifte Gül Savaşları adıyla bilinen ve otuz yıl süren iç savaşlar yaşanmıştır.

-Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki ilerleyişi ko­laylaşmıştır.

-Avrupa’da, bir devletin sömürge durumuna geti­rilemeyeceği anlaşılmıştır.

XV. ve XVI. YÜZYILLARDA AVRUPA’DAKİ GELİŞMELER

 BİLİM ve TEKNİK ALANINDAKİ GELİŞMELER

 Avrupa’da teknolojik gelişmeleri etkileyen en önemli unsur, Haçlı Seferleridir.  Haçlı Seferleri ile İslâm dünyası iki yüz yıl boyunca Avrupalılar tarafından adata yağmalandı. Bu savaşlarda; barut, matbaa, kâğıt, pusula, kumaş, cam gibi buluşlar Avrupa’ya tasındı. Avrupalılar İslâm Dünyası’ndan taşıdıklarını daha da geliştirdiler.

Orta Çağ Avrupası’nda bilim, kilisenin baskısı ve denetimi altındaydı. Kilise, düşünce özgürlüğünü ve serbest çalışma ortamını yok etmişti. Papalığın kontrolünde bulunan okullarda skolastik düşünce egemendi. Orta Çağda, Türk ve İslâm dünyası her alanda Avrupa’dan ileriydi. Avrupa’da XIV. ve XV. Yüzyılda meydana gelen siyasi ve sosyal değişmeler bireyselliği ön plana çıkardı. Artık Avrupa insanları skolastik düşüncenin etkisinden kurtulmayı başardı. Avrupalılar bilim ve teknik alanlarındaki ilerlemeleri, Haçlı seferleri sırasında İslâm ülkelerinden yağmalayarak aldıkları kitapları kendi ülkelerine taşıdılar. Bu kitaplardaki bilimsel çalışma, araştırma ve buluşları kendi dillerine çevirdiler. Zamanla bu bilgileri daha da geliştirerek eni buluşlara imza attılar.  Bu gelişmeler Coğrafi Keşiflerin, Rönesans ve Reform hareketlerinin başlamasına zemin hazırladı.

Barutun Ateşli Silahlarda Kullanılması:

Haçlı Seferleri sonucunda Avrupalılar tarafından öğrenilen barutun ateşli silahlarda kullanılması, Av­rupa’yı siyasal yönden etkilemiştir. Top sayesinde feodal beylerin şatoları yıkılmış, derebeylik rejimi zayıflamış ve Avrupa’da mutlak krallıklar güçlen­miştir. Bu durum barutun ateşli silahlarda kullanılmasının Avrupa’da siyasal rejimin değişmesinde etkili olduğunu gösterir.

barutun kullanımı

XIV. yüzyıldan itibaren Avrupa’da yeni siyasal anla­yışlar ve kurumlar doğmaya başlamıştır. Monarşile­rin güçlenmesiyle birlikte, imparatorluk düşüncesi zayıflamıştır. Papalığın eski itibar ve gücünü yitirmeye başlaması, Avrupa’da birleşik Hıristiyan dünyası fikrinin zayıfladığını gösterir.

Pusulanın Avrupa’ya Geçmesi ve Gemicilik Bilgisinin İlerlemesi

Haçlı Seferleri sırasında Avrupalılar tarafından öğre­nilen pusula, Avrupa uluslarını ekonomik yönden etkilemiştir. Avrupalılar pusula sayesinde Coğrafi Keşifleri gerçekleştirmiş, yeni ticaret yolları bul­muş, sömürge imparatorlukları kurmuş ve değerli madenlere sahip olmuşlardır.

Kağıt ve Matbaanın Avrupa’da Kullanılması:

Kâğıt ve matbaanın Avrupa’da kullanımının yaygınlaşması (Haçlı seferleri sırasında Müslümanlardan öğrenmişlerdir.) fikirlerin kısa sürede yayılmasını, toplumlar arasında etkileşimin hızlanmasını sağlamış, bilim, kültür ve düşünce hayatını geliştirmiştir.

Matbaacılık

Avrupa ulusların sosyal – kültürel açıdan etkileyen kâğıt ve matbaa, Rönesans ve Reform hareketlerinin meydana gelmesine ortam hazırlamıştır.

Avrupalıların bilimsel ve teknik alanlarda gelişmesinde Antik Yunan ve İslam dünyasında yayınlanan Müslüman mucitlerin eserlerinin büyük katkısı olmuştur.

COĞRAFİ KEŞİFLER

XV. ve XVI. yüzyıllarda Avrupalılar tarafından yeni ti­caret yollarının, okyanusların ve kıtaların bulunmasınaCoğrafi Keşifler denir. Önceleri dini ve ilmî amaçlarla başlayan dünyaya yayılma hareketleri, XV. yüzyılın ikinci yarısında açık bir şekilde ekono­mik amaçlara yönelmiştir. Yeni Çağ Avrupa’sında ti­caretin gelişmesi, paranın esası olan değerli ma­denlere ihtiyacı artırmıştır. Avrupalılar değerli ma­denlere ulaşabilmek için Asya ve Avrupa’ya seferler düzenlemişlerdir.

Coğrafi Keşiflerin Sebepleri:
-Avrupa Devletleri’nin İstanbul’un fethi ile Türklerin eline geçen ipek ve baharat yollarını Müslümanların elinden kurtarmak düşüncesi
-Avrupalıların, XV. Yüzyılda gelişen ticaret ve sanayi sonucunda yeni pazar ve hammadde araması
-Avrupalıların pusulayı öğrenmeleri, gemicilik ve coğrafya bilgilerinin artması
-Avrupalıların Doğu ülkelerinin zenginliklerine ulaşabilmek amacıyla yeni ticaret yolları aramaları
-İstanbul’un fethinden sonra Türklerin Doğu ticaret yollarına hakim olmaları ve Avrupalıların açık denizlere çıkma ihtiyacı hissetmeleri
-Avrupa’da değerli madenlerin az bulunmasından dolayı kralların (İspanyol – Portekiz) gemicileri desteklemesi
-Avrupalıların Hıristiyanlık dinini yaymak İstemeleri
-Avrupalıların dünyayı tanımak istemeleri
 XV. yüzyılda İspanyolların ve Portekizlilerin başlattığı keşifler sırasında Kristof Kolomb Amerika kıtasına ulaştı (1492). Portekizli gemici Bartelmi Diyaz’ın Ümit Burnu’nu bulmasından sonra Vasko dö Gama Ümit Burnu’nu dolaşarak Hint Okyanusu’na ve Hindistan’a ulaştı. Portekizli Macellan ve Del Kanodünyayı dolaşarak yuvarlaklığını kanıtladı.

      Keşiflerin Sonuçları

-Keşifler dünya tarihinde önemli sosyal, siyasal, ekonomik ve dini değişikliklere neden olmuştur.
-Eski ticaret yolları değişti.
-Akdeniz doğu – batı ticaretindeki önemini kaybetti.
-Baharat ve İpek Yolları önemini kaybetti.
Bu durum Akdeniz limanlarının eski canlılığını kaybetmesine Atlas Okyanusu limanlarının önem kazanmasına ortam hazırlamıştır.
-Avrupalılar yeni keşfedilen yerlerde sömürge imparatorlukları kurdular.
Sanayi Devrimi
Coğrafi keşifler sonucunda ele geçirdikleri topraklardan  Avrupa’ya altın ve gümüş başta olmak üzere bol miktarda hammadde götürmüşlerdir.
Zenginlik ölçüsü toprak olmaktan çıkmıştır.
Bu gelişmeler Avrupa’nın zenginleşmesine, hayat standartlarının yükselmesine ve Rönesans hareketlerin in gerçekleştirilmesine neden olmuştur.
-Ticaretle uğraşan burjuva sınıfı zenginleşirken, toprakla uğraşanlar ise önemini yitirmiştir.  Sömürge alanlarından ihtiyaç duydukları hammaddeyi temin ederek ürettikleri Avrupa ürünler için yeni pazarlar buldular.
 Avrupa’nın zenginleşmesi ile sanata ve bilme değer veren Mesen sınıfı oluştu.
-Sanayi İnkılabı’na ortam hazırlandı.
-Keşfedilen yerlere Avrupa’dan göçler oldu, bu durum Avrupa kültür ve medeniyetinin yayılmasına neden oldu.
Hıristiyanlık yeni ülkelere yayıldı. Ancak bazı bilimsel gerçekler ve pozitif bilimlerin ortaya çıkması sonucunda Hıristiyanların dini inançları zayıfladı, kiliseye olan güven sarsıldı.
-Keşifleri destekleyen krallar güçlendi.
-Dünyanın bazı yerleri Avrupalılar tarafından ta¬nındı, yeni kültürler, canlılar ve ırklarla tanışıldı.
 Coğrafi Keşiflerin Türk Dünyası Üzerindeki Etkileri
-Coğrafi Keşifler bütün insanlığı etkilemiştir. Bu yönüyle “evrensel” bir özelliğe sahiptir.
-Coğrafî Keşifler sonunda Akdeniz limanlarının öneminin azalması Müslüman ülkeler açısından büyük zararlara neden olmuştur. İslam ülkeleri yoksullaşmış, Türkistan hanlıkları giderek zayıflamış ve Ruslar karşısında gerilemiştir.
Not: 1869’da Süveyş kanalının İngilizler tarafından açılmasıyla Akdeniz limanları yeniden önem kazanmıştır.

DÜŞÜNCE HAYATINDA VE SANATTA GELİŞMELER

 RÖNESANS

     Rönesans, coğrafi konumu itibariyle Doğu ve Batı uygarlıklarına yakın ve İslâm kültüründen etkilenmeye elverişli olan İtalya’da doğdu.

XV. ve XVI. yüzyıllarda önce İtalya’da başlayan ve daha sonra Avrupa’da yayılan edebiyat, güzel sanatlar ve bilim alanındaki gelişme, yenilik ve yeni fikirlere  “Yeniden Doğuş” anlamında Rönesans denilmiştir.

Rönesans Dönemi

Rönesans’ın Nedenleri:

-Haçlı Seferleri ile Müslüman dünyasından öğrendikleri matbaayı geliştirmeleri

-Avrupa’nın İspanya’da Endülüs Emevi Devleti ve Sicilya aracılığı ile İslam medeniyetini tanıması

– Coğrafi Keşifler sonucu zenginleşen Avrupa’da sanatı ve sanatçıyı koruyan Mesen sınıfının oluşması

-Kiliseye duyulan güvenin azalması ve Skolastik düşüncenin önemini kaybetmesi

-Yetenekli sanatçı ve bilim insanlarının yetişmesi

-Eski Yunan, Roma, ve Antik Çağ (Eski Çağ) eserlerinin incelenmesiyle akılcı düşüncenin ortaya çıkması

Avrupa’da kültür ve sanat faaliyetlerini destekle­yen, bilim adamları ve sanatkârları himaye eden varlıklı kişilerin (Mesenler) ortaya çıkması

İstanbul‘un fethinden sonra Bizanslı bazı bilgin­lerin İtalya’ya göç ederek eski Yunancayı öğret­meleri ve eski eserleri tanıtmaları

 Rönesans’ın Gelişimi:

Rönesans, XV. yüzyılda İtalya’da başlamıştır.

Rö­nesans’ın İtalya’da başlamasında;

-İtalya’nın coğrafi konumu, ekonomik durumu, dini önemi, tarihi öne­mi, siyasal durumu ve İslam medeniyetinden etkilenmesi önemli rol oynamıştır.

-İtalya’nın İslâm uygarlıklarıyla yakın ilişki içinde olması

-Zengin şehir devletlerin sahip olan İtalya’da bilimsel ve kültürel çalışmaların desteklenmesi

-İtalya’nın ticaret merkezi olması, değişik medeniyetlerle sürekli bir etkileşim içinde olması

Coğrafi Keşifler sonucunda İtalyan şehirlerinin zenginleşmesi ile İtalyan ekonomisinin ilerlemesi

İtalya’nın Orta Çağ’dan itibaren siyasi birlikten yoksun bağımsız şehir devletlerinden oluşması ile özgür düşünce ortamının bulunması Rönesans’ın İtalya’da doğmasının başlıca sebepleri arasındadır.

-İstanbul’un fethi ile İstanbul’dan İtalya’ya giden bilginlerin Eski Çağ’dan kalan antik eserleri incele­mek ve benzerlerini yapabilmek amacıyla akademi­ler kurulmuş, Yunanca, Latince ve İbranice metinler incelenmiştir.

İtalya’da Rönesans, XIV. yüzyılın sonlarında Hümanizma ile başlamıştır. Hümanizm; Eski Yunan ve Latin kültürlerini en yüksek kültür örneği olarak alan ve Orta Çağ’ın skolastik düşüncesine karşı Avrupa’da doğup gelişen felsefe, bi­lim ve sanat görüşü, insanlık sevgisini en yüce amaç ve olgunluk sayan bir doktrindir.

Hümanizm, insa­nın kendini tanımasına, yasalarını yapmasına ve haklarını korumasına ortam hazırlamıştır.

Avrupa devletleri, İtalya Savaşları (1494-1559) sı­rasında İtalya’daki Rönesans hareketlerinden etkilenmişlerdir. Hıristiyanların papayı ziyaret etmeleri de İtalya’daki yenilikleri kendi ülkelerinde tanıtmalarında etkili olmuştur.

İtalya’da Yetişen Rönesans Öncüleri:  Giotto, Rafaello ve Leonardo da Vinci

Avrupa’da kurulan üniversitelerde:

İbni Sina nın tıp alanında yazdığı eserler,

İbni Heysem’in fizi ve astronomi hakkında birçok eseri ders kitabı olarak okuttular

Not: Kültür ve medeniyetin yayılmasında önemli bir rolü olan kâğıdın seri üretimini gerçekleştiren Müslüman Araplardır. Xlll. Yüzyılda İtalyan tüccarlar ticaret vasıtasıyla kâğıt yapımını Doğu medeniyetinden öğrendiler.

Kaynak: Tarih34.com

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku

G-B0ZQSMMP2T