Kaza Eseri Keşifler

0

En iyi fikirlerin hiç beklemediğimiz anda aklımıza geldiği doğrudur. Bazen sadece fikirler değil, fiziksel buluşlar da kaza ederidir. Tarihin en önemli keşiflerinden bazılarının kılı kırk yaran araştırmaların sonucu olduğu doğrudur ama bazıları da basbayağı kaza eseridir.

Penisilin

Deney kabına yabancı madde karışması her bilim insanının korkulu rüyasıdır ama biyolog Alexander Fleming’i ünlü eden buydu. Grip virüsünü araştıran Fleming, tatile giderken kazara petri kaplarından bir tanesini inkübatöre koymayı unuttu. Döndüğünde, içinde stafilokok bakterisi yetiştirdiği petri kabında küfün de ürediğini gördü.

Fleming, daha yakından baktığında küfün etrafındaki halka biçimli bir bölgede bakterinin yetişmediğini gördü. Bu”küf sıvısı” aslında kaba bulaşan Penicillium bakterisinin ürettiği penisilindi. Fleming daha sonraları, küften elde edilen bu maddenin birçok farklı türden bakteriyi öldürebildiğini anladı. Penisilini bir ilaca dönüştürenler Howard Florey ve Ernst Chain adlı iki başka bilim insanıydı ama Fleming olmasaydı antibiyotikler belki de hiç keşfedilemeyecekti.

Bakalit

On dokuzuncu yüzyıl boyunca bilim insanları polimerlerin gizemini çözmek için çok mesai harcadılar. Bunlar biçim verilebilen ve genişletilebilen çok büyük moleküllerdi. 1970’te bir Amerikalı mucit, doğal bir polimer olan selülozu değiştirerek selüloid adlı yeni maddeyi geliştirdi.

Selüloid ısıtılınca şekillendirilebiliyor ya da silindirden geçirilip tabakalar halinde üretilebiliyordu. Fakat tümüyle sentetik olan ilk plastiğin üretimine daha 40 yıl vardı. Mucit Leo Baekeland, sentetik reçineler üzerine çalışıyordu. Sıvıyı ısıttıktan sonra, çözücülerde çözünmeyen ve ısıtılınca yumuşamayan katı bir madde elde etti. Buna “Bakalit” adını verdi ve madde çok geçmeden takıdan elektrikli malzemelere kadar her alanda kullanılır oldu.

Mikrodalga

Mikrodalga kaza eseri keşfedildi ve keşfeden de liseyi bile bitirmemiş biriydi. Percy Spencer daha 12 yaşında okulu bırakıp bir makara fabrikasında çalışmaya başladı, daha sonra yakınlardaki bir kağıt fabrikasında elektrikçi olarak iş buldu. 1920’lerde de daha sonraları 2. Dünya Savaşı’nda radar teknolojisini geliştirecek olan Raytheon şirketine mühendis olarak girdi.

Bir gün aktif bir radar magnetronunun önünde duruyordu ki cebindeki çikolatanın erimeye başladığını fark etti. Magnetronların diğer gıdalar üstündeki etkilerini test etmeye koyuldu ve ilk gerçek mikrodalga fırını, kapalı bir metal kutuya yüksek yoğunluklu bir elektromanyetik alan üreteci monte ederek yaptı. Fırın çok başarılı oldu ve firma 1945’te ilk ticari mikrodalga fırın için patent başvurusu yaptı.

Yapay Tatlandırıcı

İlk yapay tatlandırıcı olan sakarin , Rus kimyager Constantin Fahlberg tarafından icat edildi. Koruyucu maddeler üstünde çalışan Fahlberg, bir yandan da elindeki ekmeği yiyordu. Sonra, eline bulaşmış bir madde yüzünden ekmeğin şekerli geldiğini fark etti. Laboratuvarına dönüp adımlarını geriye doğru takip etti ve bu sayede tatlandırıcıyı yüksek miktarlarda üretebildi.

Japon Yapıştırıcısı

Bu süper yapışkan madde kazayla icat edildi, hem de iki kez! Kimyager Harry Coover, 2. Dünya Savaşı’nda şeffaf plastikten nişangahlar üretmeye çalışıyordu ve test ettiği formüllerden birinde, anında çabuk bağlanan bir yapıştırıcı üretmişti. Fakat nişangahlarda bir faydası olmadığından Coover bu icadı bir kenara attı. On yıl sonra, jet uçakları için ısıya dayanıklı kanopi geliştirirken aynı maddeyi tekrar buldu. Bu sefer potansiyelini fark edip piyasaya sürdü.

Coca-Cola

Amerikan İç Savaşı’nda yaralanan kimyager John Pemberton, morfin bağımlısı olup çıkmıştı. 1886’da alternatif olarak koka bitkisi üzerinde araştırmalar yapmaya başladı. Bir süre sonra, çalışmaları sırasında kokulu, karamel rengi bir sıvı elde edip gazlı suyla karıştırmaya ve bardağı beş sentten satmaya koyuldu. Coca-Cola adlı bu meşrubat, dünyanın en değerli dördüncü markasına dönüştü.

Paslanmaz Çelik

Çelik binlerce yıldır üretiliyordu ama paslanmasını önleyecek yöntemi 1913’te Harry Brearley adlı metalurji uzmanı buldu. Brearley’e top namlularının ömrünü uzatacak, aşınmaya dayanıklı bir metal bulma görevi verilmişti. Denilenler doğruysa, her denemenin ardından oluşan metalleri döktüğü yerde, bir metalin diğerlerinin aksine, paslanmadığını gördü. Paslanmaz çeliği icat etmişti ve hemen bunun çatal bıçak sektörü için önemini anladı.

Teflon

Tavalarda kullanılan yapışmayı önleyici madde, Dr. Roy Plunkett tarafından kazayla icat edildi. Plunkett, kükürt dioksit ve amonyak gibi soğutucu maddelere toksik olmayan bir alternatif sentezlemek için tetrafloretilen (TFE) üzerinde çalışıyordu. Gazı silindirlerde saklıyordu ve bir tanesini açtığında polimerleşerek inanılmaz derecede yapışkan ve son derece yüksek erime noktasına sahip, balmumunu andıran beyaz bir toza dönüştüğünü gördü. Teflon adını verdiği maddenin patentini de üç yıl sonra aldı.

X Işınları

Alman fizikçi Wilhelm Röntgen, katot ışını tüplerinin etkilerini incelerken tuhaf bir buluşa imza attı. 1895’te yaptığı bir deneyde bir tüpün içindeki tüm havayı boşalttı ve içini gazla doldurup elektrik akimi geçirdi. Üstü siyah kağıtla kaplanmış olmasına rağmen, birkaç metre ötedeki bir yüzeyin görünmez ışınlarla aydınlatıldığını fark etti ve bilinmezliklerini vurgulamak için bu ışınlara “X” adını verdi. Daha sonra bu ışınların insan dokusunu geçtikleri ve kemiklerin görüntülenmesine izin verdikleri anlaşıldı

Kalp Pilleri

Kalp Pilleri 19. yüzyıldan beri çok ilkel bir halde mevcuttu. Bu dönemde, elektrik sinyallerinin kalbin atmasını sağlayabildiği keşfedilmişti. Fakat bu keşfi takip eden aygıtlar çok büyük ve hantaldı. Dahası, şebeke cereyanına bağlanması gerektiği için hastanın elektriğe kapılma riski de vardı.

Pille çalışan ve vücuda yerleştirilebilen kalp pilleriyse icatlarından dört yıl sonra, 1960’ta kullanılmaya başlandı. Elektrik mühendisi Wilson Greatbatch bir kalp ritmi kayıt aygıtı üzerinde çalışırken, devreye yanlış değerde bir direnç bağladı. Sonra da bu aygıtın elektrik sinyallerini kaydetmek yerine, ürettiğini fark etti. Bunun kalbin elektriksel etkinliğini düzenlemek ve düzgün atmasını sağlamak için kullanılabileceğini hemen fark etti. Takip eden iki yıl boyunca aygıtı minyatürleştirmeyi ve vücut sıvılarına karşı korumayı başardı. Kalp pilinin takıldığı ilk kişi (77 yaşında bir adam) operasyondan sonra 18 ay daha yaşadı.

Kaynak: How It Works

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku

G-B0ZQSMMP2T