İklim Değişikliği Efsaneleri

5

İklim Değişikliği Efsaneleri ve Yanıtları..

Küresel Isınma Diye Bir Şey Yok Çünkü Hava Artık Daha Soğuk

2016 kışında güney Avrupa’da sıcaklık -10’un altına indi ve ılıman havaya alışkın ülkeler aniden bir kar tabakasına gömüldü. Okyanusun diğer tarafındaki ABD’de Ulusal Okyanus ve Atmosfer Kurumu NOAA, 20. yüzyılın son yarısındaki aşırı şiddetli kar fırtınası sayısının, diğer yarısındakinin iki katı olduğunu bildirdi. Bu kutup havalarının karşısında, şüphecilerin iklimin ısındığına inanmaması pek şaşırtıcı değil.

Fakat iklim ayrı, hava durumu ayrı şeyler. Hava durumu, atmosferin kısa süreli durumunu anlatsa da iklim, uzun vadeli.

Kuzey Kutbu’nun etrafında polar vorteks ya da kutup girdabı denen ve soğuk havayı hapseden dairesel rüzgarlar var. Girdabın uçları, ekvatordan sıcak hava getiren jet akımıyla etkileşime giriyor ve bu da kışın daha soğuk havayı hapsediyor.

Ancak Kuzey Kutbu üzerinde hava basıncında meydana gelen artış ya da jet akımında oluşan kesintiler, dondurucu havanın güneye inmesine yol açıyor. Genel olarak küresel sıcaklıklar artıyor ve bugün, 1880 yılına göre havalar 1 derece daha sıcak. Hava akımlarındaki dalgalanmalar Kuzey Amerika’ya, Avrupa ve Asya’ya soğuk havanın inmesine yol açsa da, ortalama sıcaklık ve dolayısıyla endişeler artıyor.

Bilim İnsanları İklim Değişikliği Konusunda Hemfikir Değil

Dünya giderek ısınıyor. Bağımsız örgütlerin 100 yılı aşkın süredir tuttuğu sıcaklık kayıtları gezegenin ısınmakta olduğunu ortaya koyuyor. Asıl tartışma konusu bu artışa neyin sebep olduğu noktada iklim bilimciler bizi işaret ediyor.

Küresel “iklim değişikliği” ve “küresel ısınma” gibi sözler üzerinden, yayımlanmış araştırmaları kapsayan çalışmalar yapıldı. Bu makaleler de bilim insanlarının iklim değişikliğini kabul edip etmediğini ve sebep olarak neyi gösterdiğini bulmak için analiz edildi. Bu bağımsız araştırmalardan yedi adedinin sonuçları 2016’da yayımlandı ve hepsi bir araya getirildiğinde çıkan sonuç, makale yayımlayan iklim bilimcilerin % 90 ila % 100’unun, küresel ısınmanın insan kaynaklı olduğuna inandığı.

Ulusal Bilim Akademileri’nin ve Birleşmiş Milletler’le çalışan yüzlerce kişilik IPCC (Hükümetler Arası iklimsel Değişim Paneli) üyelerinin 80 ülkeden elde ettiği sonuçlar da bunu destekliyor. İtiraz etmek çok güç. İnsanlığın, hiç zaman yitirmeden hatasını kabullenmesi gerek.

Birkaç Derece Bir Şey Değiştirmez

1800’lerden bu yana gezegenimiz yaklaşık 1 derece ısındı. Kulağa önemsiz geliyor, değil mi? Ancak birkaç derece büyük fark yaratabilir. Dünya‘nın hikayesi taşlara yazılı ve biliyoruz ki ortalama sıcaklık birkaç derece düşecek olursa bile buzul çağı başlayabilir.

Birkaç derece ısınırsa da buz örtüsü erimeye başlayabilir. Küresel ısınma, ortalama küresel sıcaklığı esas alıyor ama aslında sıcaklık artışı dünyanın her yanına eşit olarak dağılmış değil. İklim değişikliği üzerine Uluslararası Panel tahminlerine göre 2100 yılına kadar sıcaklık 4,5 Celsius yükselebilir ve bu artış bazı yerlerde çok daha fazla olabilir.

Isınmayı yavaşlatmayı amaçlayan Paris Antlaşması 2015’te 196 ülke tarafından imzalandı. Amaç, sıcaklığın Sanayi Devrimi öncesi düzeyden iki Celsius dereceden fazla yükselmesini engellemek ve her şey yolunda giderse artışı 1,5 dereceyle sınırlamak. 0,5 derece küçük gibi görünse de çok önemli olabilir. Dünya, gezegen ve uzay bilimcilerin uluslararası birliği olan Avrupa Yer Bilimleri Derneği, 2016’da bu yarım derecenin yaratabileceği farkları sıralayan bir çalışma yayımladı.

Karbondioksit düzeyindeki ve sıcaklıktaki artışın soya fasulyesi ya da buğday gibi bazı ürünlerin büyümesini teşvik etmesi bekleniyor. Ancak sıcaklık artışı 1,5 derece eşiğini geçti mi, bu avantaj kaybedilebilir. Bazı yerlerde sıcaklık 10 derece yükselebilir ve aşırı sıcaklar ile kuraklık, hayati tarım ürünlerinin kurumasına yol açabilir.

Sıcaklıktaki artışın sonuçlarını kestirme çabaları henüz emekleme aşamasında ama Oxford Üniversitesinden bilim insanları eldeki verileri kullanarak 1,5 ve 2 derece arasındaki farkı araştırdılar. Bu küçük artış, kuraklık, sel ve kasırga gibi şiddetli hava olaylarının riskini de artırıyor. Bunların da insanlar, ekonomiler ve elbette çevre üstünde yıkıcı etkileri olabilir. Tabii bir de deniz düzeyi var. Okyanusların atmosfer sıcaklığındaki artışa yetişmesi zaman alıyor, o yüzden de buzların erimesinin etkisini henüz hissetmiş değiliz. Kısaca birkaç derece kulağa önemsiz gibi gelse de, etkisi çok büyük olabilir.

Bugün Gördüğümüz İklim Değişikliği Tümüyle Doğal

Dünya eskiye kıyasla daha sıcak. Hatta çok daha sıcak. Jeolojik kayıtlar gezegenin uzak geçmişteki durumunu gözler önüne serebiliyor ve Erken Eosen Dönemi’nde (bundan 54-48 milyon yıl önce) sıcaklıklar bugüne kıyasla 14 derece daha sıcaktı. Hava o  kadar sıcaktı ki iki kutuptaki buz örtüsü tümüyle erimişti. Güneş etrafındaki yörüngemiz düzgün değil ve yıldızımıza yaklaşıp uzaklaştıkça gezegenimizin iklimi etkileniyor. Bunun buz çağlarının başlangıcıyla da bağlantısı bulundu.

Güneş‘in parlaklığı zaman zaman değişerek bazen daha fazla enerji yaymasına yol açıyor, volkanik püskürtmeler de Dünya‘nın atmosferini karbondioksitle (bu, her şeyi ısıtıyor) ya da ışığı engelleyen parçacıklarla (bu da her şeyi soğutuyor) dolduruyor. Bu faktörlerin hepsi de Dünya‘nın sıcaklığı değiştiriyor ve gelecekte de değiştirmeye devam edecek. Ne var ki şu anda olup bitenler bundan farklı.

Son yıllarda sıcaklıklar hızla yükseliyor. İnsan etkisini göz ardı eden sofistike küresel sıcaklık modelleri, 1950’lere kadar gözlemlediğimiz düzenleri yeniden oluşturabiliyor ama bu tarihten sonra olanları açıklayamıyor. İşin içine insanların yaratmakta olduğu emisyonları katınca bir anda taşlar yerli yerine oturuyor.

Şiddetli Hava Koşulları Doğrudan İklim Değişikliğinden Kaynaklanıyor

Uç noktadaki hava durumları hiç son birkaç yılda manşetlerde gördüğümüz kadar sık yaşanmamıştı. Örneğin ABD’de ısı dalgalarının görülme sıklığı Alaska gibi soğuk eyaletlerde bile artıyor. Kışın fırtınalar çoğalıyor, şiddetleniyor ve ani sel baskınlarında düşen yağmur miktarı artıyor.

Kuzey Atlantik Okyanusu’ndaki fırtınaların da yoğunluğu, sıklığı ve süresi arttı. Ancak tüm bunları doğrudan iklim değişikliğine bağlamak zor. 2014’te NOAA dünyanın çeşitli yerlerinden uç noktada 16 hava olayını inceleyip bir rapor yayımladı. İnsan etkinliğiyle ısı dalgaları arasında bir bağlantı saptandıysa da, kıtlıkların, şiddetli yağışların ya da fırtınaların insandan etkilendiğine dair bir iz bulunamadı.

Küresel sıcaklık artışı, uç noktalardaki hava olaylarında da artışı beraberinde getiriyor ve gelecekte bu tür olayların yaygınlaşmasın bekleyebiliriz. Fakat henüz, her gördüğümüz büyük fırtınada faturayı iklim değişikliğine kesemiyoruz.

Sorun CO2 Değil Metan

Sera gazları söz konusu olduğunda tüm gözler karbondioksite dönüyor. Sanayi devriminden bu yana atmosferdeki CO2 miktarı artışta ama küresel ısınmadan sorumlu tek gaz bu değil. Metan, sıcaklığı hapsetmede 30 kat daha etkili.

Bu küçük molekül, organik materyallerin ayrışmasıyla ortaya çıkıyor ve atmosfere, fosil yakıtlarının üretimi ve taşınması sırasında karışıyor. Metan; bitki ve hayvan kalıntılarının çürümesiyle oluşuyor ve domuz ya da inek gibi hayvanlar tarafından her gün üretiliyor. Fakat küresel ısınmanın asıl sebebi değil.

Atmosferde CO2 miktarıysa çok daha fazla ve sürekli daha fazlası üretiliyor. CO2, ABD’ de 2014’te yapılan sera gazı emisyonlarının % 81’ini oluşturdu . Metan gazının oranıysa yalnızca % 11. Ayrıca metanın aksine, CO2 varlığını yüzlerce, hatta binlerce yıl sürdürebiliyor.

CO2’nin Fazlası İyi Bir Şey Çünkü Bitkiler Kullanıyor

Karbondioksit, fotosentezin önemli bir bileşeni. Bitkiler güneş ışığının gücünü kullanarak karbondioksitle suyu birleştiriyor ve şeker oluşturuyor, böylece dolaylı yoldan, neredeyse gezegendeki her canlı için enerji sağlıyor. Karbondioksit olmasaydı bizler de olmazdık. Atmosferdeki karbondioksit miktarının artışı, bitkilerin büyümesini teşvik ediyor ama iklim değişikliği bağlamında bakarsak bu iş o kadar kolay değil.

Stanford Üniversitesi üç yıl süren bir deney yaparak, gezegenimiz tahmin edildiği gibi değişmeye devam ederse bundan 100 yıl sonra bitkilere ne olacağını test etti. Karbondioksiti ikiye katladılar, sıcaklığı bir derece yükselttiler, yağmur miktarını ve topraktaki azotu artırdılar (fosil yakıtlarının bir sonucu) ve bu koşulların sonucunda bitkilerin gelişimi durdu.

Hayvanlar İklim Değişikliği Ayak Uydurabilir

Yaşamın ortaya çıkışından bu yana Dünya’nın sıcaklığı büyük değişiklikler gösterdi. Eosen dönemi bugünden 14 Celsius daha sıcaktı ve son buzul çağında ortalama sıcaklık bugünkünden dört derece düşüktü.

Türler iklim değişikliğinden kaçmak için alışkanlıklarını değiştirebilir, yuvalarını taşıyabilir, hatta evrimleşebilir bile. Örneğin iki benekli uğurböcekleri kırmızı üstüne siyah ya siyah üstüne kırmızı olabilir. Benek sayısında bir değişiklik olmasa da, daha serin kalmalarını sağladığı için uğurböcekleri artık çoğunlukla kırmızı üstüne siyah benekli.

Pembe somonlar sular ısındığı için artık yumurtadan daha erken çıkıyor. Quino damalı benek kelebeğiyse daha yüksek rakımlı yerlere taşınıyor. Fakat bu türden hızı çözümler her tür için mümkün değil. İklim değişikliği hızla gerçekleşiyor ve evrim maalesef yavaşlığıyla biliniyor. Birçok tür değişen dünyaya ayak uydurmakta zorlanıyor.

İklim Değişikliği Bir Komplo Teorisi

Karşı çıkması en zor olan efsane bu. Birçok insan, iklim uzmanlarının sunduğu her türden kanıt karşısında otomatikman şüpheci davranıyor. İklim değişikliği sadece bilimle değil, aynı zamanda siyasetle ilişkili.

Dünya’nın işleyiş tarzın değiştirmek zor olacak ve araştırmaların direnişle karşılanmasında şaşılacak bir şey yok. Bunun bir nedeni de araştırmacıların hala bir şeyleri kılı kırk yararcasına incelemesi de değil. Konuyla ilgili bildiklerimiz her geçen gün gelişiyor ve değişiyor.

Gerçek şu ki IPCC, NASA, NOAA ve 80’i aşkın ülkenin katıldığı Ulusal Bilim Akademileri gibi saygın kurumlar iklim değişikliğinin gerçekleştiği konusunda hemfikir. Bilimin ortak kararı, iklim değişikliğinin büyük olasılıkla insan etkinliği kaynaklı olduğu. Akciğer kanseriyle sigara arasındaki ilişki kanıtlandığında da bunu çürütmek için ilk uğraşanlar tütün şirketleri olmuştu. Şimdi de fosil yakıtları sanık durumunda.

İklim Değişikliğini Durdurmak İçin Yapabileceğimiz Hiçbir Şey Yok

Yenilgiyi kabullenmek için çok erken. İklim değişikliği üzerindeki etkimizi erken fark ettik ve hala müdahale için yapabileceğimiz çok şey var. Bunun en basit yolu iklim değişikliğinin yol açtığı sera gazı emisyonların azaltmak.

2010’da bu gazların dörtte biri elektrik ve su üretiminden, dörtte biri tarım ve toprak kullanımından , % 20’si sanayiden ve % 14 ‘ü taşımacılıktan kaynaklanıyordu.

Artık herkes yenilenebilir enerjilere geçiyor ve 2015’te karbondioksit emisyonları, kömür tüketimindeki düşüşe bağlı olarak yalnızca İngiltere’de % 4,3 azaldı . 2005 ile 2012 arasında ABD’nin karbondioksit emisyonu da neredeyse % 10 düştü. Ne var ki atmosferdeki karbondioksit düzeyleri zaten yükselmiş olduğundan, zarar veren etkinliklerimizi sona erdirsek bile her şeyin normale dönmesi yüzlerce yıl alacak.

Sera gazı etkisini hafifletip küresel sıcaklıktaki artışı durdurmak istiyorsak diğer seçenekleri de incelemeliyiz. Bunlardan biri, okyanusların üstündeki parlak tabakayı tohumlamak yani havaya yansıtıcı parçacıklar püskürterek güneş ışığının bir kısmını uzaya geri yansıtmak. Bir diğeri de daha fazla ağaç dikerek ve denizlerde alg gelişimini teşvik ederek doğal yollardan ya da gazı emip hapseden karbon çubuklar çakarak yapay biçimde karbondioksiti atmosferden çekmek.

Kaynak: How It Works

İlginizi Çekebilir:

İklim Değişikliği

İklim Değişikliğiyle Mücadelede 5 Yöntem

Hava Durumu

Hava Durumu Uyduları

5 Yorumlar
  1. Oğuzhan karataş diyor

    Bilimsel makalenizin anlatımı çok akıcı ve bilgilendirici. Daha güncel ve güzel içeriklerin devamını bekliyoruz.

  2. Güven diyor

    Çok güzel anlatmışsınız küresel ısınma problemini bu makale sayesinde küresel ısınmayla ilgili hiçbir şey bilmiyormusum onu anladım ve yazdığınız yazılarida zevkle ve merakla okudum diyebilirim

  3. Nurr diyor

    Çok bilgilendirici bir yazı olmuş emeğinize sağlık

  4. Büşra diyor

    Dünyada ki küresel sorunları çok iyi anlamışsınız keşke daha dikkatli olabilsek

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku

G-B0ZQSMMP2T