Formula 1

0

Formula 1 dünyasında hızın kritik olması kimseyi şaşırtmayacaktır ama takımlar için saatin daha ilk taslak bile çizilmeden önce işlemeye başladığını bilmiyor olabilirsiniz. Her yarış sezonunda takımlar yeni bileşen ler ve araçlar inşa ettiği için her bir departman kritik önemde ve araçları sezon başlangıcına yetiştirmek için inanılmaz
derecede hızlı ve verimli çalışmak zorunda.

Organizatörler için bu spor adeta bir denge oyunu. Takımlar sürekli daha hızlı, daha akıllı ve daha verimli araçların peşinde. Ama bu büyük hedeflere ulaşmanın bedeli, küçük takımları rekabet dışı bırakmayacak kadar az olmak zorunda. Bunun çözümü de her sezon öncesinde yayınlanan ve takımların neyi tasarlayıp uygulamasına izin
verildiğini belirleyen yüzlerce sayfalık detaylı belgeler.

Formula 1 araçlarının motor hacmi, gövde büyüklüğü ve diğer tüm önemli bileşenleri çok sıkı biçimde kontrol ediliyor. Hatta bu düzenlemeler araçla da sınırlı kalmayıp canlı testlere erişimi kısıtlıyor, bazı Ar-Ge operasyonlarını bile etkiliyor. Dolayısıyla, tasarımcıların da mühendislerin de sürekli değişen bir teknik ortama ayak uydurması ve bir yandan da yeniliklere imza atması bekleniyor. Neyse ki zaman içinde bu güçlüğün üstesinden gelebileceklerini defalarca kanıtladılar ve bunun sonucu da her seferinde daha da karmaşıklaşan makineler.

Günümüzde Formula 1 takımlarının üsleri malzeme bilimini, mühendisliği ve teknolojiyi bir potada eriten yerler. Rüzgar tünelleri, sanal simülasyonlar ve hesaplamalı akışkan dinamiği araçların oluşturulmasında başı çekiyor ve
yeni bileşenlerin aerodinamiğinin değerlendirilmesini sağlıyor.

Tercih edilen tasarımı seçtikten sonra çoğu takım aracın iç kısmını birleştiriyor ve hassas biçimde hazırlanmış karbon fiber tabakalarıyla şasi oluşturuluyor. Bunlar bir otoklavda ısıtılarak sıkıştırılıyor ve böylece çelikten beş kat hafif, on kat sağlam bir materyal elde ediliyor.

Aracın son hâli, her bir parçası belli talimatlara uygun biçimde özel olarak yapılmış 16.000 parça içerebiliyor. Tüm bu süreç altı aydan kısa sürüyor ve bu da araçların yapımının da pistlerde sergiledikleri hızdan aşağı kalır yanı olmadığını gösteriyor.

Formula E

Son yıllarda geleneksel içten yanmalı motorlardan melez motorlara ve elektrik motorlarına doğru bir kültürel kayma gerçekleşiyor. Formula 1 de kısa süre önce yakıt tüketimini azaltmak ve gücü artırmak için elektrikli motorlara gecti. Formula E ise bir adım daha ileri gidiyor ve yalnızca icten yanmalı olmayan motorlara
sahip araçları kapsıyor.

Formula 1’in aksine tüm E sınıfı yarış araçları aynı bataryayı ve şasiyi kullanıyor. Bu da tasarımcıları ve mühendisleri güç aktarım sistemine yoğunlaşmaya zorluyor. Bu alandaki büyük gelişmeler hızları saatte 225 km’nin üstüne çıkardı ama bu hâlâ FI’in saatte 375 km/s’lik hızlarının yanında az kalıyor. Yine de Formula E‘nin 2014’te başlatıldığını düşünürsek, elektrikli araçların yakında melez akrabalarına kafa tutması olası.

Kaynak: How It Works

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku

G-B0ZQSMMP2T