Çin Uygarlığı

2
Çin Uygarlığı’nın Huang Irmağı çevresinde başladığı tahmin ediliyor. Hunan, Shandong ve Shanxi bölgelerinde yapılan kazılarda yerleşim yerleri olduğu görüldü.

Çin uygarlığı

Sarı ve Gökırmak çevresinde yerleşim yeri olarak hayata geçti. Çevredeki; Türk, Moğol, Tunguz, Tibet kavimlerinin etkisi altında kaldılar. Çou hanedanı tarafından kuzey Çin’deki şehir devletleri merkez olarak devam etti.

Lao Tse (Lav Tzi) bu dönemde yaşamıştı.Konfiçyus ahlak ve siyasetle ilgili felsefe sistemini hayata soktu. Çin birliğini savunduğundan zamanla Çin’in milli dini haline geldi.

Lao Tse taoculuk felsefesini oluşturmuştu. Buda dinin etkisiyle zamanla büyücülük ve sihirbazlık olarak devam etti.

Porselen yapımı, ipekli dokumacılıkta çok ileri seviyelere ulaştılar. Çin uygarlığı teknik buluşlarıyla bilinen bir medeniyettir. Kağıdı bularak dünya kültür tarihine önemli bir hizmet kazandırmışlardır.

Çinliler barut ve pusulayı keşfettiler, küçük heykel çalışmaları da yaptılar.

Askeri teşkilatlanmalar da Hunların yolundan gittiler. Hun saldırılarına karşı ön önemli çalışmalardan birisi olan Çin Seddin’i inşa ettiler.

Çin Seddi
Çin Seddi

Arkeolojik Kalıntılar: 1927 yılında Pekin’in 50 km Güneybatı’sında bir Mağara’da bulunan iskeletleri Antropologlar Homo erectus pekinensis olarak isimlendirdi. Araştırmacılar bu kalıntıların geçmişinin 350 milyon yıl olduğunu tahmin ediyor.

Huang Irmağı’nın büyük dönemecinin çevrelediği Bozkır’ın Güney Eşiği’ndeki Üst Paleolitik Sitler’de bulunan küçük taş aletler, Üst Pleyistosen Dönem’e (2,5 Milyon Yıldan- 10.000 yıl öncesine) ait toplulukların olduğunu ortaya çıkardı.

Asıl Çin’de Jiangxi’nin güneyindeki Bazı kalıntılar dışında Mezolitik Çağ’ı yansıtan bir kültür bulunamadı.

Kuzey sınırındaki Moğolistan ve Mançurya’da Hayvancılık ve ilkel çiftçilikle uğraşan bir Mikrolit Kültür’ün izlerine rastlandı.

Mikrolit Kültür : Küçük avcı aletleri üretilen dönemler. 

Chengde Bölgesi’ndeki sitlerde bulunan Kaba Çakıl Aletler ve Bıçaklar Yerleik Tarım’a dayalı İlkel Neolitik Kültür‘ün belirtileri vardır. Bu kültürün izlerine Boyalı Çömlek ve Cilalı Taş Aletler’e dayalı yeni bir Geç Neolitik Kültür’ün görüldüğü Gansu ile Liaodong Körfezi arasondaki Sitler’de görülmesi, Güney’e doğru bir yayılmanın Eski Mikrolit Kültürleri değişime uğrattığını düşündürür araştıran insanları.

Neolitik Dönem: Yerleşik hayatla birlikte tarım ve hayvancılığın başladığı dönem.

1921 de Huang Irmağı’nın Aşağı Çığırı yakınlarındaki Yangshao’da Avcılık, Hayvan Besiciliği ve Çiftçiliği’nin yanı sıra Dokumacılıkla’da uğraştığı anlaşılan çok sayıda Büyük Köyler bulunmuştur.

MÖ 4500 yıllarında Çin topraklarında Mongoloid tipte ve Neolitik Uygarlık’ta yaşayan bir halk mevcuttu. Bu halkın Tibet, Türk ve Tai karışımı olduğu stehmin edilmektedir.

Büyük DÜN: Çin Düşüncesi, ‘Klasik İlkçağ Felsefesi’ kapsamı içinde inceleniyor. Yeni belgeler Çin Uygarlığı’nın sanıldığı kadar eski olmadığını, MÖ.1000 yıllarında ortaya çıktığını gösterdi.

MÖ 2500’lere tarihlenen yaşayışta bulunan Seramikler Hunan ve Gansu’da yüksek düzeyde bir Uygarlığın gelişmeye başladığını işaret ediyor. Daha sonraki araştırmalar bu Uygarlığın Güney’e de yayıldığını ve Çin’in Batı Asya ve Hindistan’da olduğu gibi boyalı Seramikler’den cilalı siyah seramiklere geçtiği görülmüştür.

Longshan’da elde edilen çeşitli eşyalar bu kültür ile bilinen ilk Çin Hanedanı Shanglar’ın ulaştığı Tunç Çağı arasında bir süreklilik olduğuna ilişkin kanıtlar ortaya çıkar.

MÖ. 2000’lerde bu halkın iki ayrı kültür düzeyinde gelişmeye başladığı ve bu kültürlerden birine Yang-Shao, öbürüne Long-Shan denildiği tespit edilmiştir.

MÖ. 1450 senesinde Shang Devleti kurulmuştur. 1950 lerde yapılan çeşitli araştırmalar Eski tarihlerde Güney Çin’in Kuzey Çin’i geriden izlediğini ortaya koydu. Aşağı Yangtze çevresinde elde edilen bulgular, bu bölgelerin Batı Zhou Hanedanı döneminde (MÖ 1111-771) bile Kalkolitik Çağ’ın ilerisine gidemediğini gösteriyor.

Kalkolitik Çağ: Bakır Çağı

Shang Uygarlığı

Birçok değişik etnik topluluğun ve ilkel kültür merkezinin karışıp kaynaşması ile kurulduğu düşünülüyor. Bugünkü Sinkiang ve Moğolistan’dan bazı göçlerin ve Batı Asya ile Güneydoğu Avrupa’dan gelen bazı etkilerin varlığına ilişkin bulgulara karşın bu uygarlığın beşiği büyük oranda bugünkü Çin Halk Cumhuriyeti topraklarıdır.

Eski Dönem Çin efsaneleri siyasal ve toplumsal etkilerle değişim gösterdiğinden, tarihe ışık tutma konusunda çok etkili olmuyor. Bu efsanelerde halka çeşitli aletleri öğreten ve illeri öğreten bilge hükümdarlardan söz edilir.

Hakkında kesin tarihi bilgiler sunulan ilk Çin Hanedanı Shang (Yin) Hanedanı olarak bilinir. (MÖ. 18-12.yy.lar). İlk edebi eserler ve arkeolojik bulgular bu Hanedan’ın birkaç Başkent değiştirdiğini görüyoruz. Shang Hükümdarlığı en parlak döneminde Batı’da Shanxi, Güney’de Yangtze Irmağı ve Kuzey’de Hebei’nin (eskiden Zheli) Güney kesimiyle çevrili topraklarda söz sahibiydi.

Hükümdarlar bir Soylular Hiyerarşi olarak ilerliyordu. Devlet büyük ölçüde vergi toplayan bir haydut görünümündeydi. Shanglar’ın tarımsal gereksinimler için geliştirdiği takvim kaba olmakla birlikte sağlam takvimdi. Resim, işaret ve Hece biçimindeki harflere dayanan Shang Yazısı, bu uygarlığın en çarpıçı başarıları arasında yer alıyor.

Tunç İşlemeciliği’nde Usta olan Shanglar, savaş ve tarımda gelişmiş aletler kullanıyorlardı. Buğday ekmeği yapmasını çok iyi biliyorlardı. Ticaret ve dokumacılık iyi seviyelere ulaşmıştı.

Zhou Hanedanları: (MÖ 1111-0221) (veya 1122)

Kökenleri kesin olarak bilinmemekle birlikte Shang Hanedanı’na bağlı bir uyruk Halk oldukları anlaşılan Coğlar (Zhoular) öteki halklarla kurdukları ittifaklara dayanarak güçten düşmüş olan Shang Hanedanı’nı tahtan indirdiler. Daha sonra Shang Egemenliği’ndeki topraklara el koyarak kendi hanedanlıklarını oluşturdular.

Hükümdarlık Ailesi’nden gelenlerin Huang Irmağı Vadisi boyunca kurdukları Yeni Kentler, Doğu ve Güney yönündeki yayılmayla birlikte yaygın bir feodal devletler sisteminin çekirdeğini kurmuş oldu. Zhou Yönetimi’nin ilk 200 yılını istikrar ve barış içinde tamamladı. Bununla birlikte Kuzey’deki Göçebeler’le sürekli savaş halindeydiler.

MÖ 8.yüzyılda merkezi yönetimin zayıflamasıyla birlikte feodal Devletler arasındaki bağlar kopmaya başladı. MÖ 770 yıllarında Chunqiu (Bahar) olarak bilinen döneme geçilmiş oldu. Bir Hükümdar’ın çevresinde Feodal Beylere ve Saray İşlerini bilen Soylular’a (Shi) dayanan ayrı ayrı Devletler oluşmaya başladı. Bunu Devletler arası önderliği ele geçirmeye yönelik iç kavgalar takip etti. Bu kavgalarda öne çıkan Devletler Zorunlu Vergi’ye dayalı bir üst Feodal Beylik Sistemi oluşturmuşlardı. Böylece çeşitli Uydu Devletleri çevrelerinde toplayan Qi, Qin, Jin ve Chu Devletleri arasında bir güç dengesi ortaya çıktı.

MÖ 5.yüzyılda Chu Devleti’nin Güney’deki egemenliği hasar almaya başlayınca ve Jin Devleti kendi içinde bölününce bu denge zedelendi. Öteki Devletlerde de başlayan çözülmelerle yaklaşık 50 yıl süren bir karışıklık ortaya çıktı. Küçük devletler büyük devletlerin altında ezilirken, büyük devletler içinde yeni Hanedanlar tahta geçmeye başladı.

Karışıklık sona erdiğinde yalnızca 7 büyük ve 6 küçük devlet ayakta kaldı. Eski Jin Toprakları üzerinde Zhao, Han ve Wei Devletleri kurulurken, Qi ve Qin’de de Hükümdar Aileleri değişti. Tek Eski Devlet olan Chu Devleti de büyük ölçüde Kuzey Kültürü içinde yitip gitti. Yeniden başlayan iktidar mücadelesiyle Zhanguo (Savaşan Devletler) Dönemi’ne başlanmış oldu.

Çin Medeniyeti

Toplumsal,Siyasal, Kültürel Değişmeler

Birleşik bir Çin’in temellerinin atıldığı Kanlı İç Savaşlar Dönemi’nde en önemli değişim eski feodal yapının yerini ilkel bir bürokrasi sistemine geçilmiş olmasıydı. Devlet topraklarının Feodal bağlar temelinde bölünmesi sonuçta Hanedanlar’ın güçten düşmesine sebep olduğundan, zamanla bu sistemden de bağlar koparıldı. Aynı sıralarda belirli merkezlerden dışa doğru hızlı bir kentleşme süreci başlamış oldu.

Bu arada Zhou kökenli olmayan Halklar giderek bu uygarlığın çekim alanına girdiler. Devlet toprak ve nüfus olarak çoğaldıkça, yeni bir iktidar yapısı oluşturma ihtiyacı doğdu. Hükümdarlar’ın Kilit makamlara beceri ve kıdem esasına göre kendilerine bağlı adamlar atamalarıyla Monarşik iktidar güç kazandı. Devlet’e bağlı topraklarda Valilik Sistemine Dayalı Yerel Yönetim birimleri oluşturuldu. Saray Katipleri ve Sayısız Görevliler’den oluşan merkezi bir yönetim kurulurken, askerlerden ayrı bir sivil görevliler kadrosu oluşturuldu. Devlet işleri için büyük bir arşiv tutulmaya başlandı.

Daha önce savaşlarda önemli rol oynayan soyluların yerini işin ustası savaşcılar ve paralı askerler işe alındı. Piyadeler’in önem kazanmasıyla zorunlu askerlik hizmeti başlamış oldu. Kuzey’de ise Bozkır Halklarının etkisiyle süvari taktikleri geliştirildi. Tarımda temel tahıl olan darının yanı sıra buğday, pirinç ve soya fasulyesi ekimi çoğalmaya başladı.

Yoğun tarım gübre kullanımı, dönüşümlü ekim gibi teknikler bulunmaya başlandı. Küçük çaplı sulama sistemi oluşturuldu. Bölgeler arası ticaret canlanırken, demir işlemeciliği yeni aletlerin yapımını hızlandırdı. Daha önce feodal beyler için çalışan köylüler, yoğun tarıma geçişle birlikte mülk sahibi olmaya ve feodal bağımlılıktan kurtulmaya başladı. Tüccar ve zanaatkarların benzer bir değişimden geçmesi ile, bütün toplum kesimleri doğrudan doğruya Devlet’in uyruğu haline geldi.

Chunqui Dönemi’nin sonlarında eski yönetici ve soylu kesimlerden gelenlerin oluşturdu, edebiyat görmüş seçkin bir tabaka ortaya çıktı. Büyük siyasal ve toplumsal değişikliklere düşünsel bir coşku katkı sağladı.

Konfüçyüs (MÖ 554-479), Mengzi (MÖ y.371-289), Mozi (MÖ 5.yy) ve Xunzi (MÖ y.298-y.230) gibi Filozoflar aynı zamanda Devlet görevini ve Bilge Önderler olarak da ün yapmıştı. Sonradan Çin Uygarlığı’nın temel ve toplumsal kurallarına dönüşen toplumsal kavramları özenle işleyen Konfüçyüs, Katı Feodal Yükümlülükler yerine baba-oğul gibi evrensel insan ilişkilerine dayanan, yetenek ve ahlak üstünlüğünü öne çıkartan bir düzen tavsiye etti.

Onu izleyen düşünürler genellikle onun çizdiği temel varsayımlar içinde kalmayı başardılar. Bununla birlikte bazıları Konfüçyüs gibi yönetici seçkin tabakaların niteliğini vurgularken, bazıları da iyi örgütlenmiş bir yönetim mekanizmasına öncelik verdiler. Geleneklere karşı cesur çıkışların pek seyrek görüldüğü Chunqui Döneminin Yenilikçi Ruhu, Konfüçyüzcülüğün 2000 yıllık egemenliğinin ardından ancak 20.yüzyılda yeniden hayata geçebildi.

kaynak: türkçebilgi

2 Yorumlar
  1. Berkanhoca diyor

    Bilgiler çok işe yaradı teşekkürler

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku

G-B0ZQSMMP2T