Berlin Duvarı

1

Soğuk Savaş döneminin ünlü sembolü Berlin Duvarı nasıl bir anlam taşıyor? Neden yapıldı ve neden yıkıldı?

3 Ağustos 1961 sabahı Berlinliler yeni bir güne uyandı. Her zamankinden farklı bir güne… O güne dek şehri Doğu ve Batı, Rusya ve Müttefik Devletler, komünistler ve kapitalistler olarak ayıran duvar görünmezdi. Ama şimdi betondan ve dikenli tellerden bir duvar vardı karşılarında.

Almanya, II. Dünya Savaşı’nın sonunda bölünmüştü. Ülkenin doğu yarısı SSCB’nin kontrolü altındayken diğer yarısı batılı Müttefiklere, yani İngiltere, ABD ve Fransa’ya bağlıydı. Berlin teknik olarak Sovyetler Birliği’nin yetki alanına giriyordu ama Müttefiklerin kaybedemeyeceği kadar önemli bir şehir olduğu nice için ikiye bölünmüştü. Doğulu ve Batılı vatandaşlar çalışmak, okula gitmek, alışveriş yapmak, tiyatro ve sinemaya gitmek için rahatça sınırı geçiyorlardı. Ama değişim yakındı.

Sovyet devlet adamı Nikita Kruşçev’e göre komünist Doğu Almanya’nın ortasındaki kapitalist Batı Berlin, “Sovyetlerin boğazına takılan bir kemik gibiydi”. Ruslar kapitalistlerin oradan gitmesini istiyordu. 1948’de Berlin’e ulaşımı engelleyerek onları aç bırakmayı denediler. Bu girişimleri bir yıldan uzun sürdü ama işe yaramadı. Müttefikler 2,3 milyon tondan fazla gıda, yakıt ve çeşitli ürünleri hava yoluyla Berlin’e taşıdı. Bu olayları on yıllık bir sakinlik izledi.

Bu on yıl içinde doktor, öğretmen ve mühendisler de dahil olmak üzere 3 milyon mülteci Batı’ya göç etti. Soğuk Savaş’ın ortasındaki SSCB çok ihtiyaç duyduğu insanları kaybediyordu. İnsanlar sınırdan geçip gidiyorlardı. Sorunu çözmek için zirveler ve konferanslar düzenlendi ama ilerleme kaydedilemedi. Haziran 1961’de yaklaşık 19.000 kişi Berlin üzerinden Batı Almanya’ya geçti. Sonraki ay sayı 30.000’e çıktı. Ağustos’un ilk 11 gününde 16.000, ardından 12 Ağustos’ta da 2.400 kişi… Doğu Almanya’yı terk eden günlük kişi sayısı zirve yapmıştı.

Duvarın ilk kısmı bir gecede kuruldu. Doğu Almanya ordusunun, polislerin ve gönüllü işçilerin yardımıyla tamamı iki haftada tamamlandı. Artık sınırı geçmek için Alpha, Bravo ve Charlie adındaki üç kontrol noktasından birinden geçmek zorunluydu.

Doğu Almanya askerlerinin kontrolündeki bu noktalardan diplomatlar ve diğer yetkililer geçebiliyordu ama sıradan halkın geçmesine izin verilmiyordu. Mülteciler yolda kalmıştı. Vurulmak istemiyorsanız gizlice geçmeye çalışmak da iyi bir seçenek değildi. ABD Başkanı John F. Kennedy durumdan hoşlanmamıştı ama “Savaş olacağına duvar olması çok daha iyidir.” demişti.

Zaman içinde, ilk kurulan “küçük” duvarın yerine daha uzun, daha sağlam ve tırmanması daha zor bir duvar örüldü. Berlin artık birbirini hiç görmeyen iki ayrı şehirdi. Hayat devam ediyordu ama Doğu’yla Batı yaklaşık 30 yıl boyunca kavuşamayacaktı.

Ama gün gelir, her duvar yıkılır. 9 Kasım 1989’da Doğu Almanya Komünist Partisi Sözcüsü bir açıklama yaptı: O günden itibaren Doğu Almanya vatandaşları sınırı geçmekte özgürdü. Arkadaşlarını, akrabalarını ve bir devrin sonunu görmek isteyen Berlinliler her iki yakadan da duvara akın etti. Adeta dünyanın en büyük sokak partisi yaşanıyordu. Herkes içkiler içip eğleniyordu. Her tarafta “Tor auf!” (Kapıyı açın!) çığlıkları yankılanıyordu. Ve o gece kapılar açıldı. Soğuk Savaş’ın en ünlü sembolü önce çekiçlerle parçalandı. Sonra duvarın büyük kısımları vinçler ve buldozerlerle yıkıldı. Yaklaşık bir yıl sonra Almanya yeniden birleşti ve Doğu Almanya hükümeti kontrolünü yitirdi.

Ölüm Şeridi (Berlin Duvarı)

Berlin Duvarı geçilememek üzere tasarlanmıştı ama Batı Berlin’e kaçmaya çalışan herkesi engelleyemiyordu. Kimi insanlar lağımlardan, kimileri de duvarın zayıf kısımlarına yüksek hızla araba sürerek kaçmaya çalıştı. Yürümeye çalışanlar da vardı.

Berlin Duvarı’nı oluşturan iki duvar arasında kalan dar alan daha sonraları Ölüm Şeridi adını alacaktı. Yerdeki yumuşak kumda kaçakların ayak izleri belli oluyordu ama genelde bu yönteme başvurmaya bile gerek kalmıyordu. Bölge iyi aydınlatılıyordu ve bekçi köpekleriyle devriye gezen askerler kaçakları görür görmez vurma emri almıştı. Hareketle tetiklenen makineli silahlar bile vardı.

Kaynak: How It Works

1 yorum
  1. Katherina diyor

    Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla dünyada bir umut rüzgârı esmişti. Batı ile Sovyetler Birliği arasındaki gerginliğin sona ermesi, yaklaşık kırk yıldır insanlığı tehdit eden bir nükleer felaket tehlikesini ortadan kaldırmıştı; inanıyorduk ki, bundan böyle demokrasi yavaş yavaş yaygınlaşacak, en sonunda da bütün dünyaya yayılacak; yerkürenin çeşitli ülkeleri arasındaki duvarlar kalkacak ve insanların, malların, imgelerin ve düşüncelerin dolaşımı engellerle karşılaşmaksızın gelişebilecek,
    böylece bir gelişme ve refah çağı başlayacaktı. Bu cephelerin her birinde, başlangıçta, birtakım dikkate değer ilerlemeler kaydedildi. Ama ne kadar ileriye gidersek, pusulayı da o kadar şaşırıyorduk.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku

G-B0ZQSMMP2T