Akyuvarlar (Lökositler)

0

Vücudun enfeksiyona karşı ve yabancı patojenlere karşı ana savunmalarından biri olan akyuvarlar vücutlarımızı nasıl korur?

Akyuvarlar, yani lökositler vücudun hastalıklara karşı birincil savunma yoludur. Vücut, herhangi bir türden patojenler tarafından istilaya uğradığında akyuvarlar çeşitli yollarla saldırıya geçer. Bunlardan bazıları antikor üretir, bazıları da patojenleri sarıp bütünüyle yok eder.

Beş tür akyuvar vardır ve her bir hücre, çeşitli tehditlerle savaşmak için farklı bir şekilde çalışır. Bu beş hücre iki gruba ayrılır: granülositler ve agranülositler. Bu gruplar, bir hücrenin sitoplazmasında “granül” olup olmamasına göre belirlenir. Bu granüller patojenleri parçalamaya yardımcı olan sindirim enzimleridir. Nötrofiller, eozinofiller ve bazofiller; granülositlerdir. İçlerindeki enzimler, onlara agranülositlerde olmayan ayırt edici bir renk kazandırır.

En yaygın akyuvarlar olan nötrofiller normal , sağlıklı bir bireyde akyuvarların % 55 ila % 70’ini oluşturur , diğer dört tür de (eozonofiller, bazofiller, monositler ve lenfositler) akyuvarların geriye kalanını oluşturur. Nötrofiller enfeksiyona ilk tepki verenlerdir. Bir patojen ilk keşfedildikten sonra mast hücrelerinden gelen çağrıyı takip ederek aktif bir şekilde enfeksiyon bölgesine giderler. Vücudun bariyerlerini aşabilmiş bakterileri ve mantarları, fagositoz denilen bir işlemle yerler.

İkinci en yaygın lökosit olan lenfositler üç tür savunma hücresine sahiptir: B hücreleri, T hücreleri ve doğal katil hücreler. B hücreleri antikor salgılar ve T hücrelerini etkin hale getirir. T hücreleriyse yönlendirildiklerinde virüs ya da tümör gibi hastalıklara saldırır. Düzenleyici T hücreleri, bir saldırıdan sonra bağışıklık sisteminin normale dönmesini sağlar. Bu arada doğal katil hücreler, MHC adındaki göstergeyi barındırmayan tümörlere ve virüslü hücrelere saldırarak T hücrelerinin karşılık vermesine yardımcı olur.

Geriye kalan lökosit türleri, histamin gibi kimyasallar salgılayarak vücudu gelecekteki enfeksiyonlara karşı hazırlar ve parazit gibi diğer hastalık nedenlerine saldırır.

Akyuvar (Lökosit) Türleri

Monosit

Monositler, antikorların oluşturulabilmesi için vücuda patojenleri sürerek başka bir enfeksiyon için hazırlanmamıza yardım eder. Monositler hayatlarının daha sonraki aşamalarında kan dolaşımından dokulara gider, sonra da fagositozları yöneten makrofajlara evrilir.

Eozinofil

Eozinofiller, esas olarak parazitlerden kaynaklanan hastalıklarla uğraşan akyuvarlardır. Alerjik reaksiyonlarda da rol oynarlar. Vücudumuzdaki toplam akyuvarların epey küçük bir yüzdesini, yaklaşık %2,3’ünü oluştururlar.

Bazofil

Bazofiller, kan dolaşımına histamin ve heparin salgılayarak alerjik tepkilerle ilgilenir. İşlevleri tamamen bilinmiyor ve vücuttaki akyuvarların yalnızca %0,4’ünü oluşturuyorlar. Granülleri mikroskopla bakıldığında mavi gözükür.

Lenfosit

Bunlar hem antikor salgılar hem de üç farklı hücre türüyle virüs ve tümör hücrelerine saldırır. Bunlar grup olarak akyuvarların en uzun ömürlüleridir. Bellek hücreleri vücudun kendisini tekrarlanan saldırılara karşı koruması için yıllarca hayatta kalır.

Nötrofil

Nötrofiller, lökositlerin en yaygın olanıdır. Kısa ömürlüdürler, o yüzden kemik iliği tarafından sürekli üretilmeleri gerekir. Granülleri pembe gözükür ve diğer akyuvar türlerinden kolayca ayrılmalarını sağlayan çok loblu çekirdekleri vardır.

Kaynak: İnsan Bedeninin Sırları

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku

G-B0ZQSMMP2T