Vecihi Hürkuş ve Türk Havacılığı

0

Şüphesiz ki başarının en büyüğü, bütün imkânsızlıklara göğüs gererek, yokluktan değer üreterek ve bir canlının oksijene ihtiyaç duyduğu gibi ideallerine bağlanan insanların gerçekleştirdikleridir. Türk havacılığının en ünlü ismi olan ve hayatı filmlere konu olan Vecihi Hürkuş, yokluktan değer üretenler arasında belki de en iyi örnektir.

Birinci Dünya Savaşı’nın getirdiği büyük yıkım ve Cumhuriyet sonrası oluşan ekonomik zorluklara rağmen savaş ganimeti olarak elde ettiği teknik parçalardan uçak yapan, göklere olan sevdasını gerçekleştirmek için bürokrasiyle boğuşan ve havacılık sevdasının tohumlarını gençler ekmeye çalışan Vecihi Hürkuş, tüm bu zorluklara rağmen istikbali göklerde aramaktan vazgeçmedi.

İşte o Güzel İnsan; Vecihi Hürkuş Kimdir?

‘1. Zorluklar içerisinde yükselen akıl

1895 yılında mütevazı bir ailenin çocuğu olarak İstanbul’da dünyaya gelen Vecihi Hürkuş’un zorlu geçen çocukluk günleri henüz 3 yaşındayken babasının ölümüyle başladı. Çocukluk dönemlerini annesi ve kardeşleriyle birlikte akrabalarının yanında geçirmek zorunda kalan Hürkuş, yetişkin bir birey haline geldikten sonra gönüllü olarak Balkan Harbine katıldı. Savaş dönüşü Beykoz esir kampına kumandan olan Hürkuş, yer küreye sığmayan hayallerini gerçekleştirmek için arayışta bulunmaktan hiç vazgeçmedi.

2. Hayallerine giden yoldaki ilk adımı

Vecihi Hürkuş küçük yaşlardan itibaren tayyareci olmak istiyordu. Bu hayalini gerçekleştirmek için çeşitli girişimlerde bulunsa da yaşı küçük olduğundan uçak makinistliği mektebine girebildi. Ancak uçaklara dair teknik bilgiler edinmesi onun hayaline giden yolları daha da kısalttı. Makinist olarak Birinci Dünya Savaşı döneminde Bağdat’a gönderildi. Geçirdiği uçak kazası sonucu İstanbul’a geri döndü, ancak bu olay onu hayallerinden alıkoymadı. Yeşilköy’de bulunan Tayyare Mektebi’ne girdi ve tayyareci oldu. Doruklara uzanan hayallerine ilk olarak 21 Mayıs 1916 yılında yaptığı uçuşla kavuştu.

3. Kafkas Cephesi’nde uçak düşürdü

Aldığı uçak makinistliği ve tayyarecilik eğitimini tecrübeleriyle birleştiren Vecihi Hürkuş, yeteneklerini bir savaş pilotu olarak cephelerde sergilemeden geri durmadı. 1917 sonbaharında Kafkas Cephesi 7. Tayyare Bölüğü’ne atanan Hürkuş, orada giriştiği mücadelede bir uçak düşürerek Kafkas Cephesi’nde uçak düşüren ilk tayyareci olarak tarihe geçti. Aynı cephede geçirdiği talihsiz bir hava savaşında yaralanarak düşen Hürkuş, Ruslara esir oldu. Esir olarak Hazar Denizi’ndeki Nargin Ada’sına gönderildi ancak Azeri Türklerinin yardımıyla adadan yüzerek kaçmayı başardı. Savaşın sonuna doğru vardığı İstanbul’da Hava Müdafaa Bölüğü’ne atandı.

4. Milli Mücadele’nin ilk uçuşunu gerçekleştirdi

Birinci Dünya Savaşı’nın getirdiği ağır yıkım sonrasında Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde girişilen Milli Mücadele saflarına giren Vecihi Hürkuş, havacılık yeteneklerini tereddüt etmeden bu mücadele uğruna kullandı. Bu amaçla Milli Mücadele’nin ilk ve son uçuşunu yaparak İzmir/Seydiköy Hava Meydanı’nı işgal eden tayyareci oldu, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından üç defa takdirname alarak kırmızı şeritli İstiklal Madalyası kazandı. Savaş içerisinde çekilen büyük yoklukların giderilmesi amacıyla havacılığı millileştirme düşüncesini geliştiren Hürkuş, Edirne’ye yanlışlıkla inen bir yolcu tayyaresini almakla görevlendirildi. Hizmetleri karşılığında bu uçağa adının verilmesinin kararlaştırıldı. Bunun üzerine Hürkuş’u çok heyecanlandıran kendi uçağını yapma düşüncesi alevlendi

 

5. K-6’nın yapımı ve ardından trajikomik hikâye

Bir uçak için gerekli materyaller üretilmeksizin ganimet olarak Yunanlılardan ele geçirilen pek çok motordan yararlanarak yapılan Vecihi K-6 uçağı, kısıtlı maddi şartlar ve teknik imkânlar karşında bir mucize olarak gerçekleştirildi. Zor şartlar altında gerçekleşen mühendislik dehasıyla önemli bir iş başaran Vecihi Hürkuş için ikinci adım uçağın denenmesiydi. Uçuş için gerekli adımların atılması adına uçuş müsaadesi istendi, uçabilirlik sertifikası için bir heyet oluşturuldu ancak teknik heyetin içerisinde tayyareyi uçuracak ve kontrol edecek personel bulunamadığından bu süreç gecikti. Sonunda teknik heyetten birinin “Vecihi, biz sana bu lisansı veremeyiz, uçağına güveniyorsan atla, uç, bizi de kurtar” sözü üzerine Hürkuş, 28 Ocak 1925’de yaptığı uçağı Vecihi K-6 ile ilk uçuşunu yapar. Ancak bu uçuş onun başına bela olur. Ortaya konulan onca emek, mühendislik kabiliyeti ve işçiliğin ardından izin almadan uçtuğu nedeniyle cezalandırılınca hava kuvvetlerinden ayrıldı. Bu olayın ardından Ankara’ya giderek Türk Tayyare Cemiyeti’ni kurdu.

6. İlk Türk sivil uçağını inşa etti.

1930 yılında ayrıldığı yıllık iznine ek olarak iki ay ücretsiz izne ayrılan Vecihi Hürkuş, gökyüzüne dair bitmek tükenmek bilmeyen hayallerini gerçekleştirmek için sürekli daha iyisini arzuluyordu. Planladığı hayallerin bir diğeri olan ilk Türk sivil uçağını yapmak için bu süre zarfında Kadıköy’de bir keresteci dükkânını kiraladı ve gece gündüz çalışarak Vecihi K-4 adlı uçağın inşasını tamamladı. Bu uçakla ilk uçuşunu 16 Eylül 1930 yılında Kadıköy Fikritepe’de halkın yoğun katılımı ve basının büyük ilgisi eşliğinde gerçekleştirdi. Uçağıyla birlikte Ankara’ya giderek bir gösteride daha bulunan Hürkuş, dönemin başbakanı İsmet İnönü tarafından bizatihi tebrik edildi. Tüm bu gelişmelerin ardından uçabilirlik sertifikasını almak için İktisat Bakanlığı’na başvuruda bulunan Hürkuş, 14 Ekin 1930 tarihinde , “Tayyarenin teknik vasıflarını tespit edecek kimse bulunmadığından gereken vesika verilmemiştir” cevabını aldı.

7. İlk Türk Sivil Havacılık Okulu’nu kurdu

Çalışma azmi ve uçma sevdasıyla gençlerde uçmaya sevgisi aşılayan Hürkuş 21 Nisan 1932 yılında İlk Türk Sivil Havacılık Okulu’nu kurdu. İkisi kız olmak üzere 12 öğrencinin eğitim aldığı okulda Eylül ayında eğitime başlandı. Vecihi Hürkuş’un okulu kurmasındaki esas gayesi ise Türk gençliğini havacılığa alıştırmak ve tayyareci kuşaklar yetiştirerek Türkiye Cumhuriyeti hava ordusunun yedek gücünü oluşturmaktı. Okul sadece uçuş eğitimi vermekle yetinmedi. Vecihi Hürkuş öğrencileriyle uçakla birlikte uçak motoru ile çalışan deniz botu da yaptı. Parasal sorunların baş göstermesi ve yetiştirilen öğrencilerin diplomalarına denklik verilmemesi üzerine okul kapandı.

8. Havacılık tutkusunu yayıncılığa aktardı

Havacılıktan uzak durma kararı almasına rağmen, içindeki uçma sevdasının önüne geçemeyen Hürkuş uzun bir ayrılıktan sonra 1947 yılında Kanatlılar Birliği adlı derneği kurdu. Bu dernek kapsamında 1948’de Türk Hava Kurumu’ndan Magister tipi bir öğrenim uçağı temin edildi. Kızı Gönül’ün Yazı İşleri Müdürü olduğu Kanatlılar adlı aylık dergi çıkartılarak havacılık fikri gençlere yayılmaya çalışıldı.

9. Bir efsanenin hazin sonu

İdeallerini gökyüzüne taşıyan ve Türk havacılığının en önemli ismi olan Vecihi Hürkuş’a, 6 Ağustos 1954 yılında 40. hizmet yılını kutlamak için Yeşilköy Uluslararası Havaalanı’nın salonunda Türk Havacılar Bayramı adıyla bir jübile düzenlendi. Böylelikle Vecihi Hürkuş kariyerini sonlandırdı. Başarılı isimlerin değişmeyen kaderi haline gelen hayatın son döneminde çekilen yoksulluk Hürkuş’un da yakasını bırakmadı. Düşürülen uçakların sigorta giderleri ve bunların faizleri borcuna eklendi, icra takipleri ve davalar nedeniyle devletin kendine bağladığı az miktardaki maaşına da haciz konuldu. Hayatının son dönemlerini geçirdiği Ankara’da anılarını yazdığı sırada beyin kanaması geçiren Hürkuş, 16 Temmuz 1969 tarihinde hayata gözlerini yumdu.

 

Kaynakça

Vecihi Hürkuş, Bir Tayyarecinin Anıları:Yaşantı, İstanbul, YKY, 2000

Vecihi Hürkuş, Havada, 1915-1925, İstanbul, Tayyareci Vecihi Hürkuş Müzesi,2008

M.Bahattin Adıgüzel, Türk Havacılığında İz Bırakanlar, Ankara, 2001

 

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku

G-B0ZQSMMP2T