JOIDES Resolution

0

Dünya‘nın tarihi okyanuslarımızın altındaki kayaçlarda yazılı. Bu tabakalarda yeterince derine inebilirseniz gezegenimizin ve ikliminin milyonlarca yıl boyunca tutulmuş kayıtlarını bulabilirsiniz. Bu jeolojik kayıtlar geleceğimizi tahmin etmemize yardımcı olabilir ama onları ortaya çıkarmak kolay bir iş değil. JOIDES Resolution gemisinin amacı bu.

Baştan kıça 143 metre gelen, 16,000 ton ağırlığındaki bu büyük gemi aslında yüzen bir laboratuvar. Gemi, 125 kişilik mürettebatın yanı sıra 62 metre yüksekliğinde bir sondaj kulesini de taşıyor. Bu kulenin ucunda okyanusa dalabilen, güçlü bir sonda asılı. Sondanın görevi, deniz tabanını delerek “çekirdek” denilen tortul silindirlerini toplamak. Bu çekirdeklerin her biri Dünya tarihinin dikey bir dilimi gibi. En yeni tortullar en üstte, en eskileri ise en altta.

Sondaj kulesi üzerindeki bir motorla çalışan sonda, deniz yatağını 1.600 metreye kadar delebiliyor. Sonda, uç uca eklenmiş 9 metrelik içi boş borulardan yapılma bir sondaj dizisinden geçerek okyanus tabanına ulaşıyor. Boruların her biri neredeyse bir ton ağırlığında. Sonda döndükçe tortul katmanları sondaj dizisinin içindeki “maça fıçısı” denilen plastik tüplere geçiyor.

JOIDES Resolution her sefere çıktığında ulaşması gereken belirli bir bilimsel amacı oluyor. Bu amaca yönelik olarak genellikle Dünya‘nın geçmişindeki belirli bir noktaya ait tortullara ulaşmak için sondaj yapmak gerekiyor. Seferin amacına ulaşmasını sağlamak için güvertede bir grup bilim insanı bulunuyor. Ayrıca gemi, onlara yardımcı olacak yüzen laboratuvarla dolu.

Maça fıçıları sondaj dizisinden yukarı doğru çıkıp çekirdek laboratuvarının hemen dışındaki platforma ulaşıyor. Burada teknisyenler plastik tüpleri temizleyip 1,5 metrelik parçalara ayırıyor. Bu parçalar oda sıcaklığına ulaşana kadar laboratuvarın içindeki raflarda tutuluyor. Hazır olduklarında yoğunluklarını, manyetizmalarını ve akustik hızlarını (sesin madde içinde hareket etme hızı) ölçen makinelere alınıyorlar. Bunlar bilim insanlarına çekirdeklerin içinde ne olduğuna dair genel bir fikir veriyor.

Sonra ekip, çekirdekleri uzunlamasına ikiye bölüyor. Çekirdeğin yarısı karşılaştırma ve kayıt amacıyla bütün olarak bırakılıyor. Diğer yarısı testler için daha küçük parçalara ayrılıyor. Ekip çabuk olmalı çünkü tortullar havaya maruz kaldıkları anda değişmeye başlıyor. Sedimantologlar (kayaç uzmanları) çekirdeğin bozulmamış yarısına ayrıntılı olarak bakıp gördükleri her şeyi tanımlıyor. Daha sonra stratigraflar ve mikropaleontologlar örnekler üzerinde çalışmaya başlıyor. Eski planktonlar konusunda uzmanlaşmış bu bilim insanları, mikroskop altında gördükleri türlerin ve tortulların yaşını belirleyebiliyor.

Kimyagerler ise fosil kabuklarından gelen kalsiyum karbonat ve canlılardan gelen karbon üzerindeki değişikliklere bakıyor. Bu değişiklikler, ilk çökelmenin ardından tortullara ne olduğunu açıklayabiliyor. Ayrıca, sondaj ekibinin tehlikeli petrol veya gaz tortullarına çarpmasını önlemek için güvenlik testleri de yapıyorlar. Bu amaçla hidrokarbon denilen kimyasalları arıyorlar. Bu kimyasallar, sondanın fosil yakıtlara yaklaştığını gösteriyor.

Çekirdek toplama işi bittikten sonra ekip, aletleri “sondaj kaydı” denilen tekniği uygulamak için sondaj deliğinden aşağı gönderiyor. Bazen çekirdeğin parçaları kaybolabildiği için deliğe bir daha bakarak parçaları doğru sıraya koyduklarından ve kayıtların düzgün olduğundan emin oluyorlar.

Sefer sona erdiğinde toplanan veriler ve çekirdeklerin kendileri tüm bilim insanlarının hizmetine sunuluyor. Dev buz dolaplarında saklanan bu değerli örnekler, Dünya‘nın geçmişi hakkındaki soruları cevaplamaya ve geleceğimizi tahmin etmeye yardımcı oluyor.

Kaynak: How It Works

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku

G-B0ZQSMMP2T