ABD Uzay Kuvvetleri

0

Donald Trump’ın Uzay Kuvvetleri fikri gerçekten meyvesini verirse, uzayı hedefleyen ilk askeri güç bu olmayacak. Aslında, uzayda askeri bir yapı kurma fikri, uzay çağı kadar eskiye dayanıyor ve Birleşik Devletler 1960’lı yıllarda kendi uzay kuvvetlerini kurmaya yaklaşmıştı.

Fakat ortada bazı farklılıklar var. Örneğin, Uzay Kuvvetlerinin nihayetinde uzaya askeri personel koymayı kapsayıp kapsamadığını kimse tam olarak bilmiyor. Yoksa insanlar sadece Dünya’da kalacak ve gökyüzünde robotik teknolojiler mi kullanılacak?

Uzayda ABD Savunma Bakanlığının uyduları var. İnsansız bir uzay mekiği olan Boeing X-37B, en az son on yıldır bir dizi gizli görev uçuşu gerçekleştirdi ve neler yaptığını kimse bilmiyor. ABD Stratejik Komutanlığı, uzaydaki şeyleri takip ediyor. ABD Hava Kuvvetlerinin (USAF) ise gelecek yıl çalışması beklenen yeni bir uydusu ve çöpleri takip eden “uzay çiti” var. Birçok astronot, meslek hayatlarına orduda başladı. Bu sebeple bazı yönlerden, uzayda oldukça büyük bir askeri mevcudiyet bulunuyor.

1960’larda USAF, uzayda kendi yerini oluşturmak amacıyla ciddi bir şekilde çalışıyordu. Teknik olarak prototip bir uzay istasyonunu uzaya fırlatmışlardı fakat kendileri hiç gitmemişti. 1950’ler ve 1960’larda, uzaya hazır olan askeri taşıtlar yapma girişimleri de olmuştu. ABD Hava Kuvvetleri, 1940’lı yıllarda Bell Laboratuvarları ile birlikte çalışarak, roket motorların kullanıldığı deneysel X-1 uçağını üretmişti. Chuck Yeager’in 1947 yılında bir X-1 üzerinde yaptığı meşhur uçuşta, ilk ses bariyeri kırılmıştı. Fakat Yeager yalnızca 13 kilometre yukarı çıkmıştı; bu miktar, ABD Hava Kuvvetlerinin uzun süredir uzayın sınırı olduğunu düşündüğü 80 kilometrelik çizgiden 67 kilometre kısaydı. (NASA bunu 100 kilometre olarak belirledi).

Bell X-1 uçuşu, ses ötesi uçuşa ilgi duyulmasına yol açtı. Yeager 1948 yılında 20 kilometrelik bir yüksekliğe çıkacaktı; saatte 1540 kilometrelik hızlara erişilen bu uçuş, o tarihe kadar yapılan en yüksek ve en hızlı uçuştu. Daha sonra gelen X-uçaklarının hepsi, uzay keşiflerine ve bununla ilişkili diğer yüksek irtifalı uçuşlara uygulanabilecek teknolojilerle çalışmıştı. Özellikle X-13’te, bugün özel uzay sanayindeki yeniden indirilen roketleri andıran dikey havalanma ve konma (VTOL) teknolojisi oluşturulmaya çalışılmıştı. X-8, X-11 ve X-12 ise kelimenin tam anlamıyla füze roketleriydi. Daha sonra X-15 çıktı.

Daha Yukarıya

İlk çıkan X-uçaklarında yüksek irtifa isteği mevcuttu fakat X-15, özel olarak askeri bir uzay uçağı olacaktı. NASA ve ABD Kuvvetleri ile ortaklaşa olarak Kuzey Amerika Havacılık tarafından tasarlanmıştı. İlk uçuşunu 1959 yapmıştı fakat 1962’de yapılan uçuşlarda çok daha yüksekler hedeflenmeye başlanmıştı. X-15 görevlerinde uçan personellerin çoğu, X-20 Dyna-Soar programından gelmişti. Bu, tepesine daha geleneksel olan bir fırlatma roketinin bağlandığı bir uçaktı.

X-15’in 1962 yılında gerçekleştirilen 62 numaralı uçuşu, 96 kilometrelik bir ölçüye ulaşmıştı; NASA’nın tanımıyla, uzayın kenarına girmesine azıcık kalmıştı. Uçuş 77 ve 87’de de 80 kilometrenin üstüne çıkılmıştı. Fakat 1963 yılındaki uçuş 90 ve 91’de, 106 ve 108 kilometrelik irtifalara ulaşılmıştı. İki uçuşta da pilot olan Joseph A. Walker, saatte 5970 kilometrelik hızlara ulaşarak, yaptığı 12 dakikalık yörünge altı uçuşlar sırasında uzaya ulaşmıştı. Kendisi ayrıca, teknik olarak uzaya iki defa giden ilk Amerikalıydı. 1965 yılında bunu yapan ilk NASA astronotu ise Gus Grissom olmuştu.

2005 yılında Walker ve diğer iki X-15 pilotu (Bill Dana ve Jack McKay), NASA’dan astronotluk rozetlerini almışlardı. Fakat ABD Hava Kuvvetleri, X-15 yapım aşamasında olsa da uzaya başka bir amaçla, istihbarat toplama amacıyla bakıyordu.

Uzaydaki Casuslar

ABD Hava Kuvvetleri, 1960 yılında SAMOS E-5 uydusunu yörüngeye fırlattı (veya fırlatmaya kalkıştı). İşler hiç istenildiği gibi gitmedi. İlk uçuşta kontrolü kaybettiler; 1961 yılındaki ikinci uçuşta uzaya ulaşmayı başardılar. İki diğer uçuşta da başka başarısızlıklar yaşandı. SAMOS-3 görevi, fırlatma rampasında patlamasıyla meşhurdur. Uzaya ulaşma bakımından, 11 görevden 5 tanesi bir dereceye kadar başarılı oldu fakat görev hedeflerini pek gerçekleştiremediler.

Fakat ABD Hava Kuvvetleri o zamanlar başka bir proje için de şaha kalkıyordu. İnsanlı Yörünge Laboratuvarı (MOL) olarak bilinen bu şey, ilk uzay istasyonu olabilirdi. Program, NASA’nın Gemini programına paralel biçimde şekilleniyordu ve astronotları MOL’e götürüp getirmek için, değiştirilmiş bir Gemini kapsülünü kullanabilirdi. MOL, ön tarafına bir Gemini bağlanmış, oyulmuş bir roket gövdesini andırıyordu. Halkın algısı, onun fazla detay eklenmemiş askeri bir uzay istasyonu olduğu yönündeydi. Ancak gerçekte bu bir casus istasyonuydu ve Soğuk Savaş döneminde Demir Perde ülkelerini uzaktan gözetleme amacı taşıyordu.

ABD Hava Kuvvetleri, önerilen üç MOL aşamasının her biri için ekipler seçmişti. İki tanesinin ekibi, yörüngede 40 güne kadar zaman geçirecek, keşif fotoğrafları çekecek, aksi halde Dünya yakınındaki uzayı gözetleyecekti. Bunlar arasında, eğer uçmuş olsaydı, ilk siyahi astronot olacak olan Robert Henry Lawrence Jr. da vardı. Lawrence, 1967 yılında yaşanan bir Lockheed F-104 Starfighter kazasında hayatını kaybetti.

ABD Ulusal Hava ve Uzay Müzesinden Michael Neufeld’un söylediğine göre ABD Hava Kuvvetleri, MOL’u hakimiyeti altına almıştı fakat aslında ordunun diğer kollarında çalışan üyeleri kapsıyordu ve bunlar arasında Kara Kuvvetleri ve Deniz Kuvvetleri de vardı. 1966 yılında, içinde insan olmayan bir test uçuşu fırlatıldı. Birkaç yıl boyunca, teknik olarak bir uzay istasyonu vardı gökyüzünde… sadece içinde insan yoktu. Atmosferde parçalanmadan önce iki ay yörüngede durmuştu. Birkaç yıl sonra program tamamen iptal edildi.

Görev sonunda yedi MOL astronotu NASA’ya geçirildi ve bunlardan birkaçı, birçok mekik uçuşu gerçekleştirmişti. İlk MOL üyelerinden biri olan Richard Truly, ikinci prototip Enterprise mekik görevinde uçmuştu fakat mekik uzaya ulaşmamış, mekiğin gerçekleştireceği ilk gerçek uzay uçuşundan önce yere konma kabiliyetleri test edilmişti. Daha sonra Columbia uzay mekiğinde STS-2 ve STS-8 uçuşlarını yapmış ve son olarak Başkan George H.W. Bush’un altında NASA yöneticisi olarak görev yapmıştı. İkinci grup MOL astronotlarından olan Robert Crippin, ilk mekik görevi uçuşunu 1981 yılında yapmıştı. MOL’den mekiğe dönen diğer astronotlar Karol J. Bobko, Charles Gordon Fullerton, Henry Hartsfield, Robert Overmyer ve Donald Peterson’du. Albert Crews ve James Abrahamson, NASA’ya başka sıfatlarla katıldılar.

Kaynak: Popular Science

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku

G-B0ZQSMMP2T